kanaviçe

18 saat önce

1 entry

entryler

ilk kez kanaviçe yapmaya karar verdim. ne var ki, dedim, ipi iğneye geçir, deliklerden çaprazla geç, mis gibi. naif bir heves, büyük bir yanılgıymış. beyaz kumaşa bakıyorsun… ama bakıyorsun. delik nerede, iğne nereye girip nereden çıkacak? gözlerimle kumaş arasında geçen ilk 15 dakika boyunca yemin ederim küçük bir körlük yaşadım.

ayrıca ipliği iğneye geçirme süresi > işleme süresi bu nasıl bir rezalet. ip bir türlü geçmiyor, geçen kıvrılıyor, kıvrılan düğüm oluyor, düğüm olan sinir ediyor. bir noktada şöyle düşündüm: “kanaviçeyi yapanlar gerçekten bu kadar sabırlı insanlar mı… yoksa onlar da arada kumaşı bir kenara atıp ‘böyle hobi mi olur ya’ diye sinirleniyor mu?”

ama itiraf edeyim… bir yaprak çıktığında inanılmaz bir haz geliyor. resmen “ben bunu işledim, ben yaptım ulan” diyorsun. bir tür sabır terapisi, sinir bozarak huzura ulaşmak gibi bir şey.

şu an için hedefim: bu ortancayı bitirip çerçeveletmek. bir sonraki hedefim: kanaviçe değil.

Entry yazabilmek için giriş yapmalısınız. Hesabınız yoksa kayıt olun.