ağambizimleeğlenir

ağambizimleeğlenir

üyelik: 03.04.2025 son giriş: 14 saat önce

28 entry
18 başlık
52 beğeni
ağambizimleeğlenir'in entryleri
tiran
4 gün önce

Tiran, antik Yunanca kökenli bir kelime olup, zorba yönetici anlamına gelir. Halkın iradesini hiçe sayarak baskıyla yöneten hükümdar ya da liderler için kullanılır. Modern anlamda diktatörle eşdeğer olabilir.

can sıkıcı detaylar
14 gün önce

Elindeki çöpü kovaya kadar taşırsın, tam atarken hedef şaşar. Çöp, kovanın yanına düşer.

19 mayıs
1 ay önce

Bugün Gençlik ve Spor Bayramı olarak kutladığımız bu tarih, Atatürk’ün “Bütün ümidim gençliktedir” sözüyle geleceği emanet ettiği gençliğe duyduğu güvenin nişanesidir. 19 Mayıs; geçmişin mirası, bugünün sorumluluğu ve yarının teminatıdır.

hikaye devam ettirme oyunu
1 ay önce

Telefonu kapattıktan sonra uzun bir süre pencerenin önünde derin düşüncelere daldı. Ertesi sabah erkenden kalktı. İçinde garip bir heyecan ve kararlılık filizlendi. Sedirin altında duran yıllardır tozlanmış eski valizi çıkardı. İçine ne koyacağını bilemeden uzun süre valize baktı ve sadece 3 gömlek, 2 pantolon, annesinin kucağında çekinmiş fotoğrafını yerleştirdi ve valizin fermuaranı yavaşça çekti gözlerinden süzülen yaşlara engel olamadı.

din ve ahlak
1 ay önce

Tarih boyunca filozoflar, ahlakın insan doğasının bir parçası olduğunu savundular. Vicdan, empati ve adalet duygusu, dinlerden bağımsız olarak da gelişebilir. Yani, insan bir dinin öğretilerine bağlı olmasa da, yine de ahlaki sorumluluklar hissedebilir ve bunlara göre yaşayabilir. Ahlak, insana dair evrensel bir anlayıştır. Bugün, birçok kişi dini kurallara bağlı olsa da, bu kişilerin yaşamlarındaki davranışlar bazen dinin özüne ters düşebiliyor. Namaz kılmak, oruç tutmak gibi ritüelleri yerine getiren, ancak dürüstlükten, adaletten uzaklaşan bireyler bu çelişkiyi somut bir şekilde gözler önüne seriyor. Din, sadece şekilsel bir kimlikten ibaret olmamalı. Kısaca ahlak olmadan din yalnızca bir rutin haline gelir.

1 mayıs
1 ay önce

Alın terinin, emeğin ve birlikte mücadelenin günü. Hak, adalet ve insanca yaşam için verilen onurlu çabanın sembolü.

23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı kutlu olsun
2 ay önce

Sıradan insanların, sıradışı bir inançla toplandığı o yerde; söz artık sadece birkaç kişinin değil, herkesin hakkıydı. bir araya gelenler büyük bir yangının ardından, küllerin içinden bir meşale taşıdı. o meşale sadece yolu değil, zihni de aydınlattı. ve o gün, ileriye bakan bir çift göz, geleceği çocukların kalbine emanet etti.

almanya bizi kıskanıyor mu
2 ay önce

Evet kıskanıyor. Zam geldiğinde üzülmüyoruz mesela daha kötüsü de olabilirdi deyip tevekkül ediyoruz. Bu mental güç Avrupa'da var mı? Yok tabii ki.

tanrının mührü
2 ay önce

Köyün geçim kaynağı elma. Tam hasat vakti dolu yağıyor. Elmaların hepsi darbeli, piyasada beş para etmez hale geliyor. Köylü kara kara ne yapacağını düşünürken sahneye köyün öğretmeni giriyor ve şöyle diyor: “Bu darbeli elmalara öyle bir hikâye yükleyelim ki, kusur değil ayırt edici özellik olsun.” Sonra paketler şeffaflanıyor, darbeler sergileniyor, üstüne de şöyle yazılıyor: “Üzerinde Tanrı’nın mührü bulunan elmalar.” Köylü önce yadırgıyor ama sonra satışlar patlıyor. Ekonomik değer korunuyor, köy rahat nefes alıyor.

savaşçılık anayasası
2 ay önce

Susmak her zaman onaylamak değildir. Savaşçı bazen sessiz kalır çünkü savaş çığlıkla değil, akılla kazanılır.

kibir
2 ay önce

Kişinin kendini başkalarından üstün görmesi, fark edilmeden yayılan bir virüs gibi. İnsanları demotive eder, yaratıcılığı köreltir ve güven ortamını yok eder.

Kibirli İnsan: Sessiz Zehir

otobüs
2 ay önce

Açlık oyunları.

can sıkıcı detaylar
2 ay önce

Yumurta almak için markete gittin, alışverişi bitirip eve dönerken fark ettin ki en önemli şeyi unuttun.

kedilerin tuhaf halleri
2 ay önce

Sabaha karşı ayak parmaklarına suikast düzenleyen ninja.

danla bilic
2 ay önce

Danla Bilic gibi bir ismin yaşadığı ciddi bir şiddet olayında, meseleyi hâlâ “ama sen de şöyle dedin” düzeyine indirmek empati yoksunluğundan başka bişey değil. Bir insanın gördüğü şiddet, asla karakter analizine ya da geçmiş söylemlerine indirgenemez. Geçmişte ne söylediği, nasıl davrandığı ya da kimi tercih ettiği, onun şiddeti “hak ettiğini” göstermez — bu çok tehlikeli ve ahlaken sorunlu bir bakış açısı.

1908 osmanlı boykotu
2 ay önce

II. Meşrutiyet sonrası Osmanlı halkının Yunan mallarına karşı başlattığı ilk büyük tüketici boykotu. Girit’in Yunanistan tarafından ilhak edilmeye çalışılması, kamuoyunda ciddi tepki çekince halk da tepkisini ekonomik yoldan göstermeye karar veriyor.

Boykot sadece dışarıdaki Yunan’a karşı değil, Osmanlı içindeki Rum tüccarları da hedef alıyor. Çünkü o dönemde ticaretin büyük bölümü gayrimüslimlerin elinde ve Müslüman-Türk halk ekonomik olarak geri planda. Bu boykotla birlikte yerli malına yönelim başlıyor, Müslüman esnafa destek artıyor, yerli üretim teşvik ediliyor.

En dikkat çekici tarafı, bu hareketin tamamen halk inisiyatifiyle başlamış olması. Devletin herhangi bir çağrısı yok. Gazeteler, cemiyetler ve bazı dini çevreler boykotu destekliyor. Özellikle İzmir, İstanbul ve Selanik gibi büyük şehirlerde etkisi hissediliyor.

Bugünden bakınca, 1908 boykotu halkın ekonomik gücünü fark ettiği, kolektif bir tavır aldığı önemli bir dönüm noktası. Aynı zamanda yerli malı bilincinin ve tüketici dayanışmasının Osmanlı’daki ilk örneklerinden biri.

az sayıda derin dostluklar maslowun sessiz öğüdü
2 ay önce

Herkesle iyi geçinmek zorunda mıyız? Hayır. Çünkü Maslow’a göre, insan psikolojisinin derinliklerinde yatan ihtiyaçlardan biri, herkesle tanışmak değil; az sayıda kişiyle derin, anlamlı ilişkiler kurabilmektir. Maslow der ki: Kendini gerçekleştirmiş bireyler, kalabalıklar içinde kaybolmaz. Onlar, birkaç dostun varlığını, yüzlerce tanıdığa tercih eder. Çünkü bilişsel derinlik, duygusal bağ ve gerçek dostluk zaman alır, emek ister. Ve bu, herkesle kurulamaz. Modern dünyada sosyal medya takipçileriyle dolup taşan hayatlarımızda Maslow’un bu sessiz ama güçlü uyarısı belki de kulağımıza fısıldanmalı: “Çok kişiyle konuşmak değil, az kişiyle derinleşmek iyileştirir insanı.”

insan kendinin doktoru mu
2 ay önce

Vücudumun neye ihtiyacı olduğunu bazen çok net hissediyorum. En büyük düşmanım toksik düşünceleri fark edip kendimi yavaş yavaş onlardan arındırmaya çalışıyorum. Doğru beslenme, biraz hareket, bazen sadece durup düşünmek bile yeterli oluyor. Öz farkındalık gerçekten çok güçlü bir şey. Tamam doktorlar, ilaçlar elbette hayat kurtarıyor. Ama insan kendi iç dünyasında da bir şifacı olabilir. Bazen sadece bir düşünceyi değiştirmek bile iyi gelir. Sadece nefes almak bile..

geleceğin iş dünyası uzaktan çalışma
2 ay önce

Bir zamanlar “home office” sadece kreatif işler yapanların, freelance çalışanların hayaliydi. Sonra pandemi geldi, dünya kilitlendi ve hepimiz bir anda pijamalarla Zoom toplantılarına katılan bireyler olduk. Şimdi ise birçok sektör için bu yeni düzen, kalıcı bir norm haline geldi.

Ama sorulması gereken soru şu: Uzaktan çalışmak gerçekten özgürlük mü, yoksa modern çağın parlatılmış yalnızlık biçimi mi? Bir yandan evden çalışma; trafikten, ofis içi saçma rekabetten, sürekli göz hapsinden kurtulmak demek. Diğer yandan ise; sosyalleşmenin azalması, iş-özel hayat dengesinin silikleşmesi ve “her an ulaşılabilir olma” baskısı demek. Yani kahveni mutfaktan alırken patronun sana Slack’ten “müsait misin?” diye yazabiliyor.

Peki gelecekte hibrit model mi kazanır, tamamen dijitalleşmiş ofisler mi? Yoksa bir noktada insanlar “ofis hayatı”nı yeniden özlemeye başlar mı? Ve daha önemlisi: Bu düzen psikolojik sağlığımızı nasıl etkiliyor?

her şeyi açıklayan en kısa söz
2 ay önce

“İstemeden varım ve istemeden öleceğim; olduğum şeyle olmadığım şey, hayal ettiğimle hayatın beni yaptığı şey arasında bir boşluk içindeyim.”

istatistikler
  • toplam entry sayısı: 28
  • başlık sayısı: 18
  • aldığı beğeni: 52
  • günlük ortalama entry: 0.4