Erciyes Sözlük
Bilgi paylaşım platformu yükleniyor...
Başlatılıyor...
erciyes sözlük şiir yarışması 2025 erciyes sözlük şiir yarışması 2025

erciyes sözlük şiir yarışması 2025

3 ay önce

açan: feyyaz

12 entry

entryler

erciyes sözlük tarafından düzenlenen şiir yarışmasına katılmak isteyen kullanıcıların uyması gereken şartlar aşağıda belirtilmiştir:
1. üye olma şartı:
yarışmaya katılım için erciyessozluk.com adresine kayıt olunması gerekmektedir. hali hazırda üye olan kullanıcılar bu adımı atlayabilir.
2. başlık oluşturma:
katılımcılar, yarışma kapsamında yazacakları şiirleri kendilerine ait yeni bir başlık açarak paylaşmalıdır. şiirin tamamen özgün olması beklenmektedir.
3. yorum ve beğeni bildirimi:
yarışma gönderisinin altına, sözlükte kullanılan kullanıcı adının yorum olarak yazılması ve gönderinin beğenilmesi gerekmektedir. bu adım, yarışmaya katılımın teyidi niteliğindedir.

ödül olarak toplam 4500 tl değerinde mavi hediye kartı verilecektir.
1. kişiye 3000 tl
2. kişiye 1000 tl
3. kişiye 500 tl

son başvuru tarihi 31 ağustos olup, kazananlar jüri değerlendirmesi ile belirlenecektir.

Bu gece
Işıklar sönmedi bu gece
Ne bir yıldız var ne de sessizlik
Camdan yansıyan yüzüm
Gerçeğe hiç benzemiyor
Bir sokak lambası titriyor uzakta
Sanki her şey biraz bozuluyor…

Zamanın Eşiğinde

Gecenin koynunda bir serin düş gibi
Dolandım yolları, toprakla bir
Gökte yıldız, yürekte sır
İnsan dediğin; arayış, kırılma, onarılma…

Bir çocuğun ilk kelimesi kadar saf,
Yaşlı bir çınarın gölgesi kadar bilge
Her nefeste yeniden doğan bir sır
İçimizde saklı bir zaman denizi.

Gözlerimde ıssız şehirlerin aynası
Adımlarımda paslı bir ritim
Ne geçmiş beni terk etti
Ne gelecek acele etti gelmeye…

Bir yaprağın düşüşünde buldum kendimi
Ne hafif, ne savunmasız
Ama özgür; toprağa doğru yavaşça
Bir vedayı dansa dönüştüren zarafet gibi.

Güneş her sabah yeniden doğuyor ya
Ben de öyle…
Eksilen yanlarımla tamamlanarak
Eksilmeden hiçbir şey öğrenilmez çünkü.

Kırılmış aynalarda yüzüme bakmayı öğrendim
Her çatlak, başka bir ışık yansıtıyor
Kendime ait olmayan maskeleri
Bir bir çıkarıyorum sessizce.

Bir dostun sesi gibi içten,
Bir nehrin akışı gibi doğal
Hayat; bazen bir şiir, bazen bir suskunluk
Ve biz, o şiirin içinde noktalama işaretiyiz belki de.

Korkularımı cebime koydum bu sabah
Yürüdüm rüzgârın yönüne karşı
Çünkü bazı yolculuklar geriye değil
Kendine doğru olur aslında.

Gökyüzüne bakınca anlıyorum:
Hiçbir bulut kalıcı değil
Ve hiçbir fırtına sonsuz…
Kalbime düşen yağmurdan çiçek açıyor şimdilerde.

Dünya dönerken biz de dönüyoruz
Sadece yerimiz değil, yüreğimiz değişiyor
Aynı suda yıkanılmaz iki kere derler
Ama aynı hayale tekrar âşık olunabiliyor.

Ve anlıyorum artık;
Yaşamak sadece nefes almak değil,
Bazen içimize çektiğimiz acıyı
Bir melodide, bir şiirde arıtmaktır.

Bir gün bu satırlar da silinir
Ama izleri kalır bir yerlerde
Çünkü insan; iz bırakmak için değil,
Anlam bulmak için yazmalı kendini zamana.

Hitap!

Köprüler yıkılır derin çeşmelerden,
Kabarır boşluğun, çeş - mi sineden
Örülür en hazinli bilmecelerden ;
Çöz dediğin yerdeyim ansızın!

Sende yurdum insanı, sende oğul atası,
Yankılanır aheste, memleket havası
Boynumda hükmünün kalın yaftası;
Vur dediğin yerdeyim ansızın!

Akşamlar çoğalır , o kadîm akşamlar
Yarınlara ganimet, sanki yanlızlıklar
Şimdi, solundayım, vebâlden de ağır;
Dönüşüm var dediğin yerdeyim ansızın!

Sılam vitrindir ömür bekâsında
Anılar çürür her defasında
Bilmem hangi şiir hüzzam faslında?
Adımı çiz dediğin yerdeyim ansızın!

Hayâlin şimşekten bir pay ister,
Umudum mahşere girmeyi bekler!
Bana kâfidir, suretin yeter;
Aklını kaçır dediğin yerdeyim ansızın!

Firâkım meyyustur, gözlerim gaflet,
Arzusudur nefsimin, öylesine illet!
Müdafaa etmene tövbeler hizmet;
Dilinde olsun dediğin yerdeyim ansızın!

Kılı kırk yardım" aşk " talebinde,
Meğer duaymış tek tecelli de !
Beni tekrar " kur" saatinde;
Başla dediğin , yerdeyim ansızın!

Tahtına sahiptir - Köşk- ü sarayım,
Azamet dağlarında gezer - koşarım,
Gönlünün divanından sesler duyarım;
Yeter dediğin yerdeyim ansızın!

İklimler topyekûn- zamansız ayar,
Gönül atlasında tılsımlı yollar
İlahi çemberi kalbimde arar ;
Bul! dediğin yerdeyim ansızın!

Ömer Bayram

Yaban
Geriye kalmaz hiçbir doğru,
Anlaşılmayınca anlatılanlar.
Anılar küllenir zamandan arta kalanlarla.
Eller açılınca semaya,dudaklara düşmeye utanır dua.
Gözler karışır karla,baldan tasavvur etmiş iki çift eşini bulunca.
Heybetlidir dağlar,kışın dağlarda karlar.
Kızıl gökyüzü kadar,içimde kızıl harlar.

Ve lâldir dil saçının bir perçemi olunca gönle deva.
Gülümser güller, çocuk gülümsemesi dalında açınca.
Öyle bakar ki bazen bana,sanırım tüm iyi insanlar onun gözlerinde yaşamakta.
Heybetlidir dağlar,kışın dağlarda karlar.
Kızıl gökyüzü kadar,içimde kızıl harlar.

Her şeyden habersiz durur orda, bağrına düşer karlar.
Geç kalınmış bir ıslık dudaklarından korlar.
Üşürsün oğlum, ört bağrını insanı yalnız ateş değil buz da yakar.
Heybetlidir dağlar,kışın dağlarda karlar.
Kızıl gökyüzü kadar,içimde kızıl harlar.

Bir şey demem,kapattığım defter çoktan kesti bileklerimden akan kanı.
Benim kalbim de bir çocuktu, fakat uçurdum çoktan balonlarımı.
İnan anlatsaydım anlayamazdın böylesi yangını.
Heybetlidir dağlar,kışın dağlarda karlar.
Kızıl gökyüzü kadar,içimde kızıl harlar.

Çok ağladım,bağrıma sen yerine taş bağladım.
Dinecek belki yağmur öylesine inandım,uyudum yine aynı güne uyandım.
Bir rüya gördüm,o geldi.
Ona hiçbir şey söylemedim o bildi..
Heybetlidir dağlar,kışın dağlarda karlar.
Kızıl gökyüzü kadar,içimde kızıl harlar.

‘’Geç kalmak ömrün felaketidir.”
Sen, ödül değilsin ceza değilsin.
Sen geç kalınmış bir an,beklenmedik bir hüzün,
Bir akşam üstü ezanında içi kaplayan huzur gibisin.
Ama…çok geç,öyle geç ki dursa dünyanın tüm saatleri bile..
Alamam hiçbir şeyi geriye.
Heybetlidir dağlar,kışın dağlarda karlar.
Kızıl gökyüzü kadar,içimde kızıl harlar.

Ve yâr,
Yar dediğin ne ki uçurumdan başka…

zamanlardan geçen hokkabaz

vazonun içine koyduğum gökkuşağı
döküldü denizin derinlerine
hüsran dalgalarda buldum sesimi
pas tutmuş rehineler konuştu dudaklarımda
dalganın kıyısında dargın insanlar
dünyevi telaşlarının hançerinde
kuş olup yükseldi tepelere
ben ise kırgın kalemimle onları resmettim.
irili ufaklı sonlar yazdım hayatlarına
kimisi aşkından unufak hâlde
kimisi gitmek ve kalmak arasında,
terazi olmaya çalışanlardı.
bazıları gözyaşlarını kuru topraklara döküp heba etti
bazılarıysa yeşerttiği çiceği dalından kesti.
hayat oyundu, onlar oyundan oldu
ben kendimi anlatma gafletine düşmeyeli,
bir cumartesi haince bir salıyı öldürmüştü.
fotoğraflarına bakıp sildim camdaki lekeleri
bulutlar uğramaz oldu rüya bahçelerime
gözler ve bıçaklar
bir iyilikten kötü bir akşamüstünü çıkartırmış
bunu şarabın nahoş kokusuyla anladım
anladım elimde kalan son zamanı
tanıdım da hatta,
zamanlardan geçen bir hokkabazı
en güzel anımı bir tavşana çevirince
anladım yanımdaki gülden mahsus olduğumu

"suladığım bütün kelimeler
şimdilerde boğazımı sıkar oldu
cümle vermeye başladı çınar
peki burdan yarına ne çıkar?"

yasinucar

YOLCU

Ben divaneyim, bilir misin adımı?
Ya kervan geçer aklımdan ya da bir yuva.
Yolumdan ipek gider, tanır mısın kağnımı?
Ne bir kuşum ne de kıyıdan bir tuna.

Kim bilir kaç bahar oldu sensiz kalalı,
Adına yazdığım her şeyi, tek bir ateşte yakalı.
Kim bilir kaç kere durdu zaman, yolundan bakalı,
Kaderin vaadettiği mutluluğa şuursuzca kanalı.

Kaldır başını yolcu, geldiğimiz yer yanan bir iskele,
Sen de konuş sessizce içini parçalayan seslere.
Üzülme, şimdi sahip olduğun beyaz bir elbise,
Yırtılır diye korkma, dokusu ipekten işleme.

@cestgiizem

tutmadığın sözler

rüyamın en güzel yerinde
uykumdan atladım
bana esinlik değil
güzel düşler değil
korkular, küfürler bıraktın
bir tren kalkışında unuttum
adın dilime yama değil artık
ne bir kahkaha ne bir gülümseme
bana uzun uzun yürünecek yollar bıraktın
alnımı hala demirlere dayıyorum
ismini sayıklamıyorum
geceyi güne çevirmek değil artık niyetim
gecede saklanıyorum
yarattığın boşlukta süzülüyorum
seni sen olarak özlemiyorum
yalnızca bir çiçek büyütmek istemiştim
ellerimi kan içinde bırakacak ne vardı
ne sargı bezi, ne yara bandı
azalan umudumla terk et beni
kuş kadar nefesim kalmayana dek
boğazımı saracak ne vardı

SEVMEYİ BECEREMEDİM
Sevmeyi beceremedim.
Belki çok istedim,
belki hep yarım kaldım…
Dokunmayı bilmeyen ellerle,
kalbin derinliklerine nasıl inilirdi bilmiyordum.

Kimi zaman bir bakışa sustum,
kimi zaman bir cümlede kayboldum.
Kalbimde devinen fırtınayı
sana bir liman gibi sunamadım.
Sözlerim eksikti.
Ya da fazlaydı belki ,
senin sessizliğini ezip geçen kadar.

Sevmeyi beceremedim.
Sana şiirler yazmak yerine
kendimi susturdum gecelere.
Karanlıklar anlattı seni bana,
ve ben her defasında
yanlış bir kelimeyle başladım seni sevmeye.

Bir gülüşünü tutamadım ellerimde,
bir veda kadar erken tükettim seni.
Çünkü…
ben sevmeyi,
kendimi sevemediğim kadar beceremedim.

ÇAĞ HASTALIĞI
Umudun bir bekleyişi kalmadı artık,
Sevmelerin karşılığı, sözcüklerin anlamı...
Her şey yitirmede manasını,
Nasıl bir çağ hastalığı bu,
Bulaşıcı ve geçici çarçabuk.
Modası var hayallerin artık,
Sevmenin mantığı, aşkın parası.
Huzurun kalması yok ama ,
Bir hasta ziyareti misali kısa ve öz.
Kimsenin kimseye bir merhamet yaklaşması kalmamış,
Mutluluğa kulaç kala gösteriş sahneye dalmış.
Bir yarış ki sonu kıyamet,
En trendin peşinde insaniyet.

ZİYA İLE YASEMİN
Hasan Asaf

– Neredeler?
Görmüyor musun?
– Bakmıyorsun.
Görüyorlar.
– Göremezler.

Bir kaya bulduk.
İkimize bir kişilik yer.

Üşüdüm dedim —
kürkümü yeni yedim.
Derdin ortasında
üşümeye vaktim vardı.

Gölge düşer taştan,
gölge benim mi, senin mi?
Zaman bize geldi sanmıştım,
meğer bizden kaçıyormuş.

Bazı taşların kalbi vardır,
sakladığı sır çok derinse,
yaşar hâlâ,
nabzı duyulur kayanın.

Gölge vardı taşın ardında —
gözleri vardı dedim,
belki seni izleyen sendin dedin.

Bir kitap çıktı toprağın içinden
adı silinmiş,
sayfaları sağlam.
Okuyamazsın dedin,
kendini bulmadan.

Biz hiç yaşadık mı?
Her gün biraz öldük.
Belki o da bir yaşamdır.

Işığı tuttum ama
kendime değil.
O yüzden üşüdüm belki de.

Ziya, dedi bir ses —
hiçbir yerden,
her yerden.
Anne dedim.

Bir ışık parladı,
yakındı bu kez.
Giden biz miydik?
Kalan biz miydik?

Kaya sustu.
Biz sustuk.
Ve sessizlik,
bir haykırış gibi
yayıldı göğe.

sevgili yazarlar erciyes sözlük şiir yarışması 2025 sonuçlandı.

3. asiyegenç
[hikayede adsız] içerisinde entry alıntısı

2. sabitince
[sen nasıl dünyasın] içerisinde entry alıntısı

1. pskdansümeyye
[gelmeyişin üzerine] içerisinde entry alıntısı

yarışmanın amacı sadece derece elde etmek değil, sözlük yazarlarını şiir ve edebiyatla daha fazla buluşturmak, kalemlerini özgürce konuşturabilmeleri için bir alan açmaktı.

pek çok şiirin puanı eşit ya da birbirine çok yakındı; bu da yarışmada aslında herkesin çok değerli dizeler sunduğunu gösteriyor.

bundan sonrası için edebiyatı destekleyen farklı etkinlikler ve yarışmaların devam edeceği şimdiden duyurmuş olalım. yani şansı bu sefer yaver gitmeyenler için yeni fırsatlar mutlaka olacak.

şiir yazmaya devam.

Entry yazabilmek için giriş yapmalısınız. Hesabınız yoksa kayıt olun.