Erciyes Sözlük
Bilgi paylaşım platformu yükleniyor...
Başlatılıyor...
erciyes sözlük şiir yarışması 2025

erciyes sözlük şiir yarışması 2025

Genel kilitli
1 ay önce

açan: feyyaz

11 entry

entryler

erciyes sözlük tarafından düzenlenen şiir yarışmasına katılmak isteyen kullanıcıların uyması gereken şartlar aşağıda belirtilmiştir: 1. üye olma şartı: yarışmaya katılım için erciyessozluk.com adresine kayıt olunması gerekmektedir. hali hazırda üye olan kullanıcılar bu adımı atlayabilir. 2. başlık oluşturma: katılımcılar, yarışma kapsamında yazacakları şiirleri kendilerine ait yeni bir başlık açarak paylaşmalıdır. şiirin tamamen özgün olması beklenmektedir. 3. yorum ve beğeni bildirimi: yarışma gönderisinin altına, sözlükte kullanılan kullanıcı adının yorum olarak yazılması ve gönderinin beğenilmesi gerekmektedir. bu adım, yarışmaya katılımın teyidi niteliğindedir.

ödül olarak toplam 4500 tl değerinde mavi hediye kartı verilecektir. 1. kişiye 3000 tl 2. kişiye 1000 tl 3. kişiye 500 tl

son başvuru tarihi 31 ağustos olup, kazananlar jüri değerlendirmesi ile belirlenecektir.

Bu gece Işıklar sönmedi bu gece Ne bir yıldız var ne de sessizlik Camdan yansıyan yüzüm Gerçeğe hiç benzemiyor Bir sokak lambası titriyor uzakta Sanki her şey biraz bozuluyor…

Zamanın Eşiğinde

Gecenin koynunda bir serin düş gibi Dolandım yolları, toprakla bir Gökte yıldız, yürekte sır İnsan dediğin; arayış, kırılma, onarılma…

Bir çocuğun ilk kelimesi kadar saf, Yaşlı bir çınarın gölgesi kadar bilge Her nefeste yeniden doğan bir sır İçimizde saklı bir zaman denizi.

Gözlerimde ıssız şehirlerin aynası Adımlarımda paslı bir ritim Ne geçmiş beni terk etti Ne gelecek acele etti gelmeye…

Bir yaprağın düşüşünde buldum kendimi Ne hafif, ne savunmasız Ama özgür; toprağa doğru yavaşça Bir vedayı dansa dönüştüren zarafet gibi.

Güneş her sabah yeniden doğuyor ya Ben de öyle… Eksilen yanlarımla tamamlanarak Eksilmeden hiçbir şey öğrenilmez çünkü.

Kırılmış aynalarda yüzüme bakmayı öğrendim Her çatlak, başka bir ışık yansıtıyor Kendime ait olmayan maskeleri Bir bir çıkarıyorum sessizce.

Bir dostun sesi gibi içten, Bir nehrin akışı gibi doğal Hayat; bazen bir şiir, bazen bir suskunluk Ve biz, o şiirin içinde noktalama işaretiyiz belki de.

Korkularımı cebime koydum bu sabah Yürüdüm rüzgârın yönüne karşı Çünkü bazı yolculuklar geriye değil Kendine doğru olur aslında.

Gökyüzüne bakınca anlıyorum: Hiçbir bulut kalıcı değil Ve hiçbir fırtına sonsuz… Kalbime düşen yağmurdan çiçek açıyor şimdilerde.

Dünya dönerken biz de dönüyoruz Sadece yerimiz değil, yüreğimiz değişiyor Aynı suda yıkanılmaz iki kere derler Ama aynı hayale tekrar âşık olunabiliyor.

Ve anlıyorum artık; Yaşamak sadece nefes almak değil, Bazen içimize çektiğimiz acıyı Bir melodide, bir şiirde arıtmaktır.

Bir gün bu satırlar da silinir Ama izleri kalır bir yerlerde Çünkü insan; iz bırakmak için değil, Anlam bulmak için yazmalı kendini zamana.

Hitap!

Köprüler yıkılır derin çeşmelerden, Kabarır boşluğun, çeş - mi sineden Örülür en hazinli bilmecelerden ; Çöz dediğin yerdeyim ansızın!

Sende yurdum insanı, sende oğul atası, Yankılanır aheste, memleket havası Boynumda hükmünün kalın yaftası; Vur dediğin yerdeyim ansızın!

Akşamlar çoğalır , o kadîm akşamlar Yarınlara ganimet, sanki yanlızlıklar Şimdi, solundayım, vebâlden de ağır; Dönüşüm var dediğin yerdeyim ansızın!

Sılam vitrindir ömür bekâsında Anılar çürür her defasında Bilmem hangi şiir hüzzam faslında? Adımı çiz dediğin yerdeyim ansızın!

Hayâlin şimşekten bir pay ister, Umudum mahşere girmeyi bekler! Bana kâfidir, suretin yeter; Aklını kaçır dediğin yerdeyim ansızın!

Firâkım meyyustur, gözlerim gaflet, Arzusudur nefsimin, öylesine illet! Müdafaa etmene tövbeler hizmet; Dilinde olsun dediğin yerdeyim ansızın!

Kılı kırk yardım" aşk " talebinde, Meğer duaymış tek tecelli de ! Beni tekrar " kur" saatinde; Başla dediğin , yerdeyim ansızın!

Tahtına sahiptir - Köşk- ü sarayım, Azamet dağlarında gezer - koşarım, Gönlünün divanından sesler duyarım; Yeter dediğin yerdeyim ansızın!

İklimler topyekûn- zamansız ayar, Gönül atlasında tılsımlı yollar İlahi çemberi kalbimde arar ; Bul! dediğin yerdeyim ansızın!

Ömer Bayram

Yaban Geriye kalmaz hiçbir doğru, Anlaşılmayınca anlatılanlar. Anılar küllenir zamandan arta kalanlarla. Eller açılınca semaya,dudaklara düşmeye utanır dua. Gözler karışır karla,baldan tasavvur etmiş iki çift eşini bulunca. Heybetlidir dağlar,kışın dağlarda karlar. Kızıl gökyüzü kadar,içimde kızıl harlar.

Ve lâldir dil saçının bir perçemi olunca gönle deva. Gülümser güller, çocuk gülümsemesi dalında açınca. Öyle bakar ki bazen bana,sanırım tüm iyi insanlar onun gözlerinde yaşamakta. Heybetlidir dağlar,kışın dağlarda karlar. Kızıl gökyüzü kadar,içimde kızıl harlar.

Her şeyden habersiz durur orda, bağrına düşer karlar. Geç kalınmış bir ıslık dudaklarından korlar. Üşürsün oğlum, ört bağrını insanı yalnız ateş değil buz da yakar. Heybetlidir dağlar,kışın dağlarda karlar. Kızıl gökyüzü kadar,içimde kızıl harlar.

Bir şey demem,kapattığım defter çoktan kesti bileklerimden akan kanı. Benim kalbim de bir çocuktu, fakat uçurdum çoktan balonlarımı. İnan anlatsaydım anlayamazdın böylesi yangını. Heybetlidir dağlar,kışın dağlarda karlar. Kızıl gökyüzü kadar,içimde kızıl harlar.

Çok ağladım,bağrıma sen yerine taş bağladım. Dinecek belki yağmur öylesine inandım,uyudum yine aynı güne uyandım. Bir rüya gördüm,o geldi. Ona hiçbir şey söylemedim o bildi.. Heybetlidir dağlar,kışın dağlarda karlar. Kızıl gökyüzü kadar,içimde kızıl harlar.

‘’Geç kalmak ömrün felaketidir.” Sen, ödül değilsin ceza değilsin. Sen geç kalınmış bir an,beklenmedik bir hüzün, Bir akşam üstü ezanında içi kaplayan huzur gibisin. Ama…çok geç,öyle geç ki dursa dünyanın tüm saatleri bile.. Alamam hiçbir şeyi geriye. Heybetlidir dağlar,kışın dağlarda karlar. Kızıl gökyüzü kadar,içimde kızıl harlar.

Ve yâr, Yar dediğin ne ki uçurumdan başka…

zamanlardan geçen hokkabaz

vazonun içine koyduğum gökkuşağı döküldü denizin derinlerine hüsran dalgalarda buldum sesimi pas tutmuş rehineler konuştu dudaklarımda dalganın kıyısında dargın insanlar dünyevi telaşlarının hançerinde kuş olup yükseldi tepelere ben ise kırgın kalemimle onları resmettim. irili ufaklı sonlar yazdım hayatlarına kimisi aşkından unufak hâlde kimisi gitmek ve kalmak arasında, terazi olmaya çalışanlardı. bazıları gözyaşlarını kuru topraklara döküp heba etti bazılarıysa yeşerttiği çiceği dalından kesti. hayat oyundu, onlar oyundan oldu ben kendimi anlatma gafletine düşmeyeli, bir cumartesi haince bir salıyı öldürmüştü. fotoğraflarına bakıp sildim camdaki lekeleri bulutlar uğramaz oldu rüya bahçelerime gözler ve bıçaklar bir iyilikten kötü bir akşamüstünü çıkartırmış bunu şarabın nahoş kokusuyla anladım anladım elimde kalan son zamanı tanıdım da hatta, zamanlardan geçen bir hokkabazı en güzel anımı bir tavşana çevirince anladım yanımdaki gülden mahsus olduğumu

"suladığım bütün kelimeler şimdilerde boğazımı sıkar oldu cümle vermeye başladı çınar peki burdan yarına ne çıkar?"

yasinucar

YOLCU

Ben divaneyim, bilir misin adımı? Ya kervan geçer aklımdan ya da bir yuva. Yolumdan ipek gider, tanır mısın kağnımı? Ne bir kuşum ne de kıyıdan bir tuna.

Kim bilir kaç bahar oldu sensiz kalalı, Adına yazdığım her şeyi, tek bir ateşte yakalı. Kim bilir kaç kere durdu zaman, yolundan bakalı, Kaderin vaadettiği mutluluğa şuursuzca kanalı.

Kaldır başını yolcu, geldiğimiz yer yanan bir iskele, Sen de konuş sessizce içini parçalayan seslere. Üzülme, şimdi sahip olduğun beyaz bir elbise, Yırtılır diye korkma, dokusu ipekten işleme.

@cestgiizem

tutmadığın sözler

rüyamın en güzel yerinde uykumdan atladım bana esinlik değil güzel düşler değil korkular, küfürler bıraktın bir tren kalkışında unuttum adın dilime yama değil artık ne bir kahkaha ne bir gülümseme bana uzun uzun yürünecek yollar bıraktın alnımı hala demirlere dayıyorum ismini sayıklamıyorum geceyi güne çevirmek değil artık niyetim gecede saklanıyorum yarattığın boşlukta süzülüyorum seni sen olarak özlemiyorum yalnızca bir çiçek büyütmek istemiştim ellerimi kan içinde bırakacak ne vardı ne sargı bezi, ne yara bandı azalan umudumla terk et beni kuş kadar nefesim kalmayana dek boğazımı saracak ne vardı

SEVMEYİ BECEREMEDİM Sevmeyi beceremedim. Belki çok istedim, belki hep yarım kaldım… Dokunmayı bilmeyen ellerle, kalbin derinliklerine nasıl inilirdi bilmiyordum.

Kimi zaman bir bakışa sustum, kimi zaman bir cümlede kayboldum. Kalbimde devinen fırtınayı sana bir liman gibi sunamadım. Sözlerim eksikti. Ya da fazlaydı belki , senin sessizliğini ezip geçen kadar.

Sevmeyi beceremedim. Sana şiirler yazmak yerine kendimi susturdum gecelere. Karanlıklar anlattı seni bana, ve ben her defasında yanlış bir kelimeyle başladım seni sevmeye.

Bir gülüşünü tutamadım ellerimde, bir veda kadar erken tükettim seni. Çünkü… ben sevmeyi, kendimi sevemediğim kadar beceremedim.

ÇAĞ HASTALIĞI Umudun bir bekleyişi kalmadı artık, Sevmelerin karşılığı, sözcüklerin anlamı... Her şey yitirmede manasını, Nasıl bir çağ hastalığı bu, Bulaşıcı ve geçici çarçabuk. Modası var hayallerin artık, Sevmenin mantığı, aşkın parası. Huzurun kalması yok ama , Bir hasta ziyareti misali kısa ve öz. Kimsenin kimseye bir merhamet yaklaşması kalmamış, Mutluluğa kulaç kala gösteriş sahneye dalmış. Bir yarış ki sonu kıyamet, En trendin peşinde insaniyet.

ZİYA İLE YASEMİN Hasan Asaf

– Neredeler? Görmüyor musun? – Bakmıyorsun. Görüyorlar. – Göremezler.

Bir kaya bulduk. İkimize bir kişilik yer.

Üşüdüm dedim — kürkümü yeni yedim. Derdin ortasında üşümeye vaktim vardı.

Gölge düşer taştan, gölge benim mi, senin mi? Zaman bize geldi sanmıştım, meğer bizden kaçıyormuş.

Bazı taşların kalbi vardır, sakladığı sır çok derinse, yaşar hâlâ, nabzı duyulur kayanın.

Gölge vardı taşın ardında — gözleri vardı dedim, belki seni izleyen sendin dedin.

Bir kitap çıktı toprağın içinden adı silinmiş, sayfaları sağlam. Okuyamazsın dedin, kendini bulmadan.

Biz hiç yaşadık mı? Her gün biraz öldük. Belki o da bir yaşamdır.

Işığı tuttum ama kendime değil. O yüzden üşüdüm belki de.

Ziya, dedi bir ses — hiçbir yerden, her yerden. Anne dedim.

Bir ışık parladı, yakındı bu kez. Giden biz miydik? Kalan biz miydik?

Kaya sustu. Biz sustuk. Ve sessizlik, bir haykırış gibi yayıldı göğe.

Bu başlık kilitli olduğu için yeni entry yazılamaz.
Popüler Başlıklar
Kanallar
Popüler Başlıklar
Kanallar