en yeni entry'ler
imkansız
1 gün önce

İMKANSIZ

Ayrı yazılan kelimelerin bile beraber yazılma ihtimali varken Bizim beraber yazılma ihtimalimiz yoktu sevgilim . Belki de bu yüzdendi imkansızı istemek, Bu yüzdendi her anı berabermişcesine düşlemek.

Ama anladım artık sevgilim: Ne zaman çözüyordu bizi Ne de biz kendimizi. Zaman siler belki izimizi.

Bunlar artık son satırlar sevgilim. Deniz mavisi gözlerine ve anılarımıza dikkat et. Çünkü artık ne sen benim hayatımda Ne de ben senin hayatında.

Hiç olmamışçasına, Hiç olmayacakmışçasına... Hoşça kal sevgilim! Hoşça kal!..

köpük
2 gün önce

Ekonominin yaşam döngüsü: ‎Gelişimi engelleyene kadar kanunsuz kapitalizm sürer. ‎Sonra kanunlar, güvenlik güçleri ve vergiler gelir. ‎Ondan sonra: Kamu hizmetleri. ‎Sonra da nihayet fazla harcama ve çöküş. ‎Ekonomi canlı bir şeydir. Canlılıkla doludur ve yavaşlayıp eskidiğinde ölür. ‎Sonra, gereklilikten ötürü insanlar daha küçük ekonomik gruplara bölünürler ve bu döngü birden fazla ekonomiyle baştan başlar. ‎(Andy Weir - Artemis isimli kitaptan alıntı.)

+ İn oradan. - Vay benim babam, başımla beraber, baştacısın.

iphone 17
5 gün önce

Apple’ın 2025 Eylül ayında tanıtması beklenen iPhone 17 serisi, önceki modellere göre daha ince, daha güçlü ve yapay zekayla daha entegre bir deneyim sunmaya hazırlanıyor. Bu yıl seride dört farklı model olacak: iPhone 17, iPhone 17 Pro, iPhone 17 Pro Max ve ilk kez göreceğimiz iPhone 17 Air.

iPhone 17 Air modeli, Apple’ın “Plus” modelinden vazgeçip daha ince ve şık bir cihaz tasarladığı yeni bir konsept olarak öne çıkıyor. Yaklaşık 6,6 inç ekran boyutuna sahip bu modelin kalınlığı 6 mm'nin altına düşebilir. Serideki diğer ekran boyutları şöyle: iPhone 17 ve 17 Pro 6,3 inç, Pro Max ise 6,9 inç. Tüm modellerde 120 Hz ProMotion destekli LTPO OLED ekran kullanılıyor.

Donanım tarafında, iPhone 17 ve Air modellerinde A19 işlemcisi, Pro ve Pro Max modellerinde ise daha güçlü A19 Pro çipi yer alacak. Bu çipler TSMC’nin 3nm üretim teknolojisiyle geliyor. RAM tarafında ise iPhone 17 8 GB, diğer tüm modeller 12 GB RAM ile donatılacak.

Kamera tarafı özellikle Pro Max modelinde ciddi bir sıçrama içeriyor. Üçlü 48 MP (ana, ultra geniş, telefoto) kamera kurulumu, 8K video kaydı desteği ve değişken diyafram açıklığı gibi profesyonel düzeyde özelliklerle geliyor. Tüm modellerde ise 24 MP ön kamera standart hale geliyor.

Batarya konusunda Apple, ultra ince kasa nedeniyle bazı modellerde daha düşük kapasitelere yönelmiş durumda. Örneğin iPhone 17 Air’in bataryası yalnızca 2900 mAh civarında olacak. Ancak pil değişimi artık daha kolay çünkü Apple, düşük ısıda sökülebilen yeni bir yapıştırıcı sistemi kullanmaya başlıyor. Kablosuz şarjda ise Qi 2.2 standardı sayesinde 25 W seviyelerine ulaşılıyor.

Yazılım tarafında iOS 19 ile birlikte gelen Apple Intelligence, cihaz içi çalışan yapay zeka özelliklerini kullanıcılara sunacak. Metin düzenleme, görsel içerik oluşturma, canlı çeviri, akıllı yanıtlar ve kişiselleştirilmiş emoji üretimi gibi birçok işlev bu sistemle birlikte geliyor. Pro modeller ayrıca gelişmiş LiDAR sensörleri ve AR destekleriyle artırılmış gerçeklik deneyimini daha da ileri taşıyacak.

Tasarım açısından Apple bu yıl özellikle Air ve Pro modellerde ince ve hafif yapıyı ön plana çıkarıyor. Arka kamera tasarımı da yatay konumlandırılmış uzun bir bar halini alabilir. Titanyum gövdeden vazgeçilip alüminyum tabanlı yeni yüzey materyallerine geçileceği konuşuluyor. Yeni renk seçenekleri arasında ise mor ve yeşil tonları öne çıkıyor.

Tanıtım tarihi için 9 Eylül 2025 işaret ediliyor. Ön siparişlerin 12 Eylül’de başlayıp 19 Eylül’de satışa çıkması bekleniyor.

Kısacası iPhone 17 serisi, donanım ve yazılım tarafında oldukça kapsamlı bir yenilenme ile geliyor. Apple’ın “Air” modeliyle çizdiği yeni segment, hem estetik hem teknik olarak dikkat çekecek gibi duruyor.

gelmeyişin üzerine
7 gün önce

Gelmeyişin Üzerine

Bir yanım gece gibi—suskun, Öbür yanım: adını sayıklayan bir rüzgar. Her cümlem eksik kalıyor Senin olmadığın yerde.

Sen bir ihtimaldin önce, Sonra sızım, sonra yarım kalan şarkım Öyle yarım ki, Bir mısrayı bitiremiyorum sensiz.

Ben seni en çok Bekleyişlerimden tanıdım. Bir vapur iskeleye yanaşırken mesela, İçinde sen yoksan Boşalıveriyor elimdeki valiz.

Bak, bu şehir seni unutmuyor, Simitçinin sesi bile ağlamaklı. Üzerime düşen her yağmur tanesi Adını ezbere biliyor.

Ve ben hâlâ Gelmeyişinin sesini dinliyorum İçimde en kalabalık sessizlikle.

Bir otobüs camında buğulanmış yüzüm, Adını yazıyorum, Her harfiyle biraz daha siliniyorum.

Gözlerinle yan yana gelemedi hiçbir sabah, Ben her gün seni uyandırmadan Gidiyorum kendimden.

Artık anlıyorum, Ayrılık bir son değil, Sen yoksan, hiçbir şey başlamıyor zaten.

Bir gün sorarlarsa seni, “İçimde kaldı” derim. Ne tam bir acıydın, Ne de geçecek bir şey.

Senle yaşamadım belki, Ama senle eksildim en çok. Ve bil ki, Bir insan bir insana bu kadar içten susabilir.

Sümeyye Çomaklı Yalçın

artık youtube videolarının linklerini entry içerisine eklerseniz video oynatıcı ile gözükecektir. ☺️

kanaviçe
11 gün önce

ilk kez kanaviçe yapmaya karar verdim. ne var ki, dedim, ipi iğneye geçir, deliklerden çaprazla geç, mis gibi. naif bir heves, büyük bir yanılgıymış. beyaz kumaşa bakıyorsun… ama bakıyorsun. delik nerede, iğne nereye girip nereden çıkacak? gözlerimle kumaş arasında geçen ilk 15 dakika boyunca yemin ederim küçük bir körlük yaşadım.

ayrıca ipliği iğneye geçirme süresi > işleme süresi bu nasıl bir rezalet. ip bir türlü geçmiyor, geçen kıvrılıyor, kıvrılan düğüm oluyor, düğüm olan sinir ediyor. bir noktada şöyle düşündüm: “kanaviçeyi yapanlar gerçekten bu kadar sabırlı insanlar mı… yoksa onlar da arada kumaşı bir kenara atıp ‘böyle hobi mi olur ya’ diye sinirleniyor mu?”

ama itiraf edeyim… bir yaprak çıktığında inanılmaz bir haz geliyor. resmen “ben bunu işledim, ben yaptım ulan” diyorsun. bir tür sabır terapisi, sinir bozarak huzura ulaşmak gibi bir şey.

şu an için hedefim: bu ortancayı bitirip çerçeveletmek. bir sonraki hedefim: kanaviçe değil.

sony’nin sıradaki büyük hamlesi hakkında ilk ciddi sızıntılar geldi. kaynak “moore’s law is dead” isimli bir teknoloji kanalı. sızıntıya göre hem yeni bir playstation 6 konsolu, hem de bu konsolla uyumlu bir taşınabilir cihaz yolda.

ps6 – kod adı: orion • amd tabanlı, 8 çekirdekli zen 6 işlemci • 40–48 rdna 5 compute unit’li gpu, 3 ghz hızında • 160w toplam güç tüketimi • gddr7 belleğe sahip, 160–192 bit veri yolu • ps5’e göre yaklaşık 3 kat grafik performansı • ray tracing yetenekleri ciddi oranda artırılmış • ps4 ve ps5 oyunlarına geriye dönük uyumluluk hedefleniyor • daha sessiz, daha verimli ve “uygun fiyatlı” olacağı söyleniyor

taşınabilir cihaz – kod adı: canis (veya robin plus) • 4 çekirdekli zen 6c işlemci • 12–20 rdna 5 compute unit, 1.6–2 ghz • sadece 15w güç tüketiyor • lpddr5x belleği var (128 bit), microSD ve m.2 desteği de var • dokunmatik ekran, çift mikrofon, haptik titreşim, usb-c video çıkışı • ps5/ps4 oyunlarını 60 fps’e kadar oynatabilecek güçte • bazı kaynaklara göre xbox rog ally x’in performansını geçebilir

çıkış tarihi ve fiyat beklentisi • seri üretim 2027 ortası gibi başlayacak • tahmini çıkış tarihi: 2027 sonu veya 2028 başı • ps6 konsol: 499 usd civarı • taşınabilir cihaz: 400–500 usd aralığında olabilir • sony bu nesilde hedefi maksimum performans değil, maksimum erişilebilirlik

dipnot:

bunların hepsi sızıntı niteliğinde. resmi açıklama henüz yok. ama detaylar oldukça spesifik ve daha önce doğru çıkan kaynaklardan geldiği için heyecan yarattı. amd’nin 2023 belgelerine dayandığı için bazı teknik bilgiler revize edilmiş olabilir.

entry güncellemesi geldikçe eklerim. bu konsollar çıkana kadar daha çok şey duyarız gibi duruyor.

Haziranın ilk günleri -ya da belki son-;gözaltlarımda dökülmeyi bekleyen morarmış şiirler. Kulaklarımda bir kuşun anlamadığım serenadı. Envai çeşit çiçek parmaklarımın ucunda.Kendimi bile dinleyemiyorum bu uçurumda. Biraz baş ağrısı, biraz halsizlik ve yarım sevdalarla yamanmış bir yürek var heybemde.İnsan bazen hayatla olan bağlarını koparmak ister. Herkesten uzaklaşmak, her şeyden. Ve yaşlandıkça, yaşaldıkça, hiçbir şeyin kıymetini daha çok anlıyorum galiba. Hayattan soyutlanmak, hayattan soyutlanabilmek bir nimet gibi sanki.

> not: iç döküş. belki de kendime bile yazamadığım cümlelerin ilk hali bu. not 2: şiir değil ama şiir gibi içim. anlamaya çalışan olursa, selam olsun.

dünya kararlar meclisi
12 gün önce

Son günlerdeki sıcaklıkların bize 10 sene kadar yeteceğini düşünüyorum bu yüzden yeni talebim 10 yıl yaz olmaması yönünde. kararlar meclisinin gereğini yapmasını arz ederim

orman yangınları
14 gün önce

Bir ülkede hayatlar bu kadar ucuz olmamalı. Yangın alarmı olmayan otellerde, gaz maskesi verilmeyen askerî operasyonlarda, söndürme uçağı olmayan orman yangınlarında insan kaybediyoruz. Üstelik bu olaylar bir istisna değil, neredeyse bir rutine dönüşmüş durumda. Her kriz, hazırlıksız yakalanan bir toplumun acısını yüzümüze çarpıyor. Her felaket, “Bu kez belki öğreniriz” dediğimiz ama hiçbir şeyin değişmediği birer uyarı işareti gibi duruyor önümüzde.

Hiç ders çıkarmıyoruz. Hiiççç.. Çünkü sorun sadece teknik yetersizlik değil, zihinsel bir ilgisizlik. Çünkü bizde krize değil, tepkilere hazırlık var. Müdahale ilkel, sorumluluk belirsiz, çözüm ise yine halkın sırtına yüklenmiş. İtfaiye yerine kovayla koşan vatandaş, ilk yardım çantası yerine duasıyla destek olmaya çalışan komşu…

Bu normal değil. Buna alışmak, göz göre göre kayıpları seyretmeyi içselleştirmek demek.

iş garip bir hal aldı
15 gün önce

Selam dostlar. Ben @sonhakyemez . Kayseri'de yaşıyorum tahmin edildiği üzere. Kayseri'de birkaç haftadır iş bulmaya ve hayata devam etmeye çalışıyorum fakat sizde fark ettiniz mi bilmiyorum. Sadece beden gücü isteyen ağır ve uzun saatli işler dışında asla bir ilanına denk gelemiyorum.

Ben deniz Elektrik önlisans, edebiyat öğretmenliğini lisans ve yönetim bilişim sistemleri açıköğretim okuyan bir kardeşimizin. Daha önce e ticaret , sosyal medya , grafik tasarım ve video editi , ön muhasebe gibi vasıflı işlerin yanında. Elektrik üzerine de bilgi sahibiyim. Acaba Kayseri'de bana uygun bir iş var mıdır ? Önerilerinize açığım .

elcevap
15 gün önce

ELCEVAP

Kurumuş ajanda sayfaları arasında hiyeroglif bir yazıt Her mürekkep darbesinde inatçı gözyaşlarının kabarık resmi Tiratların yankısı sürünürken uçurumlarda “Koşullu huzur, huzur değildir” demeyi unuttum başındayken ömrün Ne kimse tahtımdan edebilirdi beni Ne de yırtınırdım iradem dışı müesseseler nezdinde Ortanca nesil olmanın yıkık buhranı Sildim desem de yalandır hatıralardan her hatırayı Ve şamdak ayısından bir pençe, yüzümde akan kanlar Diriliş ezgisinden bir feryat koparmakta hangi fayda var Suale cevap kolaydı ama Optik kağıdı masamda değil sandım, sanıyordum Zanlardan berbat bir zan taşıdım zannediyordum Belki öyle, belki değil

Pus kavanozundan gece yarısına çıkarılır bir şiir Kir ve pislik koktukça koltuk aralarından silik yüzük Hacizi damgalar sandım ruhuma, gariban tüzük Ama emir ki bir yerden, büyük yerden Gündüzlere yabancılaştım, evlat edindim seherden Ve hala özgürlük kezbanıyla kol kola adımlar kaderim Elinde mermisiz piyade tüfeği bulunduran masum bir erim Nöbetteyim Ne vatan kurtulur yaftalarımdan Ne de hainiyim yatmış olduğum kundağın Sormayın beni bana Suale cevap var elbet ama ben bir garip muallakta

Merhaba faslı için geç ve hoşçakala daha çok uzağız Kıvran dur ey sefil, kıvran dur yüce kral Şimendiferle sırtlanan birkaç keder yükü var Hokkabazı mı eksik bu sirkin Yutuyor şerbeti nabza göre bu topal sürü Çoban olamayacak kadar yumuşak Ve kurt olmayacak kadar namuslu Ama gurur bulutundan bir yaş indiremeyecek kadar da aciz Nerede basiret, nerede fazilet Ve nerede şiir, bu satırlara işlenmiş Monolog karikatürü olmuş ahenkli betimlemeler Kuralsızlığı kural mı edindi üstün kalem Ve tek zanlı şeytan değildir mizan terazisinin huzurunda

Aldatmak mümkün ama aldanmak imkansız Hoyrat ömür üzerine çizilen çizgi adına Sonucu belli ve hikaye de güzel falan değil İmtihanmış dediler gerçeklerden en gerçek Göz, dil, el ve dahası unutur bu akdi “Bela” diyen lisanlar suskun artık Hedonizm dumanı dahi iki saniyelik bir ömre münâsip Kim dedi, her şey bana has, her şey bana nasip? Aynadaki çirkin midir, gözlerinin içine bakamayan, Kaçamak tufanı rüzgarının esip götürdüğü? Yoksa birkaç evrak mı bu sözlerin aşığı?

-Yusuf Çağlar

orman yangınları
15 gün önce

Yılmaz Özdil: "Türkiye'de son 6 ayda olanlar herhangi bir Avrupa ülkesinde 60 senede bile olmuyor.

Yangın alarmı yok otelde ölüyoruz, gaz maskesi yok askeri operasyonda ölüyoruz, söndürme uçağı yok orman yangınında ölüyoruz.”

Uzun süre düşündüm bu konular hakkında ne yazılmalı diye Türkiye’nin son dönemde yaşanan bu üzücü yangınları için söylenebilecek en nitelikli eleştiriyi Yılmaz Özdil söylemiş müdahaleler oldukça ilkel kalıyor halk çare bulmaya çalışıyor.

firari kirpikler
16 gün önce

Firari Kirpikler Delice koşuyorum, Beni daha da coşturuyor Cilveli akasya kokusu; Ellerim yüzüm papatya sarısı, Buğdaylar,henüz delikanlılık çağlarında Yemyeşil… Bu bir yağmur Kendinden başka herşeyi unutturan, Bir kara sevda… Avuçlarımda taze toprak kokusu, Kulaklarımda tarla kuşlarının Bitip tükenmez umudu.

Yaklaştıkça büyüyen, Büyüdükçe güzelleşen Bir mavi mutluluk… Mutluluktan sarhoş, Sarmaş dolaş kanatlanıyorum.

Devrim adına incecik Bir yeşil gövdede Kıldan ince tüyler, Utangaç kapkara gözler, İnsan hem bu kadar İnce, kırılgan ve güzel Hem de nasıl bu kadar güçlü? Öğret bize Ölümsüzlüğün sırrını Anlatsana aç rüzgar, fırtına, Kaç yağmur, Kaç savaş, hastalık Geldi geçti üzerinden

Baştan aşağı İki gözümün çiçeği Umudumuzun direği Anlat ki Cümle alem bilsin Aşk nedir?

Yıka, temizle yüzümüzü. Soğuk sesinle haykıralım: Zor olanı haykıralım Ölümü değil Aşkı

Zekine DÜNDAR

köpük
18 gün önce

092324 "Acımak, başkalarının çektiği azaba bakıp, onların yasını tutarmış gibi yaparak kendi mutluluğuna şükretmektir..." "Acıyan, kendini yüce duygulara malik. iyi yürekli bir insan olduğu yalanına inandırmaya çalışır. Halbuki bencil, sahtekardan fazlası değildir..." Nermin Yıldırım - Unutma Beni Apartmanı romanından alıntı

kenan ili
23 gün önce

Toscow çok tekledi günler gördüm mordu gözleri yaylatılmış ölünün kanı kadar Çünkü çalışıyordum, sigortasız eriyen tabanımı pamukla ondurmaya uğraşıyorken alttan ders bırakmışım ve kesilmiş bursum etti mi yirmi bir sebep keynesten nefret etmeme çünkü babalar ilk defa açık ediyor kendini oğullarına hayat burunlarının ucundaymış böyle bir laf için otogar makul, hele hava kırçılsa analar hep taşan varlıklar zaten insansa akışkan durun yürürken bir caddede bakın nasıl kızıllaşıyor zaman el kapısı zormuş, kooparatife yağ gelmiş az daha ucuz hareme indim, hırpaniydi salacağa kadar kız kulesi neden beyaz değil, o beyaz büfelere ne oldu sonra fakülte kapısına çokuştuk karton bardakta çay satmayı, yöresel insan haklarına aykırı bulur ve horlarız kitapları en az üçe kapatırmışız o da iyi niyetle “bilmek ve bilebilecek vaziyette olmak” ya tanrılar işleri bu kadar sarpa sarıyor ya da gölgeleri leviahtana ne yandan baktığına bağlı Toscow çok tekledi günler gördüm cortladığını müesses şiirimizin ozanların güzel tezeneler biriktirdiğini ve daha yatık oturduklarını daha gizemlilerdi böyle ya Rabia’nın ölümünün ardındaki gizem neyse.. tabureden kalktım, gözüm kaçışı aradı, çaycıyı sonsuzluğu ve affediciliği ululayan oluşu nolacadı sanki o an bekleyeydi beni kara bir at olaydı şu buruk anlatı: şiir aman Yarab nerede Yusuf.

dünya kararlar meclisi
23 gün önce

[dünya kararlar meclisi] içerisinde entry alıntısı İtiraz ediyorum. Sadece Türkiye değil dünya genelindeki doğal alanların korunabilmesi için kışın casual bir olay olması şarttır yoksa himalayaların tepesine otel dikebilirler. Dünya karar meclisinin en doğru kararı vereceğinden şüphem yok.

patron
23 gün önce

Sonra bir çingene bastı üstüme Çamurlu ayakkabılarıyla. Üstümden trenler, vapurlar, atlılar geçiyordu. Beynimde hep korna sesleri.

Çığlıklar büyüyor . Bir şehir bas bas bağırıyordu içimde İsyanlar ,ihtilaller ,başkaldırılar .

Bildiriler okunurdu gece gündüz . Hak ,hukuk ,adalet !

Karıncalar böceklere laf atardı. Kusarken şişmiş midesini göstererek. Yetineceğiz derdi bir kirpi. "Açlıktan kim ölmüş "

Hırkasını kaptığı gibi çıkardı balkona patronlar. Asarlardı samur kürklerini portmantoya . Şöyle bağırırlardı. ""İnanın bize her şey güzel olacak"!

dünya kararlar meclisi
23 gün önce

[dünya kararlar meclisi] içerisinde entry alıntısı İtiraz ediyorum tek bir ülkenin çıkarları düşünülmüş bir önergenin kabul edilemesini meclis vicdanına bırakarak kutupların kış kalmasına onun dışındaki alanların en kötü ihtimalle 5 sene 24 derece hava sıcaklığı talebinde bulunuyorum

bilgi

Bu sayfada en son eklenen entry'leri kronolojik sırayla görebilirsiniz.

Başlık açmak için giriş yapmalısınız.