en yeni entry'ler
aciz aşık
1 ay önce

ACİZ AŞIK I Puslu bir geceden kalan aşkın tanecikli oluşu ile avunuyorum bugün. Hiç denenmemiş yalnızlığımın penceresini aralıyorum. Kim bilir belki bir gün çıkar diye- evet evet gelir diye- övündüğüm bütün şairliğimi dağlara emanet ediyorum Ceylanların göz yaşlarını atlayarak. II İçimde katıksız bir yağmur büyüyor Kalbimin en çorak topraklarına doğmak için , Kim bilir belki bir gün çıkar diye -evet evet gelir diye – Şu kör topraklarda bir devinim yaratmaksa tüm mesele , O zaman ben çekileyim aradan , Hey ! Çoban sen de çekil Rahmet dökülecek birazdan. Kumrular selam verecek arşa ve bir gün doğacak marifetime, suskunluğuma ithafen. III Sustum, soyundum acizliğime ezanın sayhasında Kim bilir kaç kere dinledim bu sesi ? Dinledim de o küheylanlar yokmuş benliğimde o gün Yağmur boşuna yağmış ,haberim yokmuş. Aşkım şu göçebeli hayatımda kaç kere mübadele geçirmiş kim bilir .

Konuksever bir biçimde acziyetime açılan kapıdan-kuşkusuz acziyete muannit gövdemiz – Dünya kokmakta aşk olsa da

IV Yalnızlığın palaları ve zafer sevinci . Bağrışmalı bir düello kapıda korkusuz ve celalli Bu gün o gün dediysen Kalk ve dinle ! Bu taşkın gövdenin ne için var olduğunu hatırla Uyan ve dinle ! Çünkü ben acziyetimin prangalarını söktüm en kanlı yerimle . Bu vadi bu dağ senin için kurulu. Postacı katarı evinde Mektuplar yerinde . Şimdi yalnız vehmim, gösterişli dansım Ve kanıyor her yanım .

SEN NASIL DÜNYASIN?? Ne kadar dert varsa bana yükledin sen nasıl dünyasın, yalancı dünya. Çileleri birer birer ekledin Sen nasıl dünyasın, yalancı dünya.

Çekemem dedikçe geldin üstüme Rüsvay ettin yarenime, dostuma Kuzgunları üşüştürdün postuma, Sen nasıl dünyasın, yalancı dünya.

Yolum sarpa sardı işim rast gitmez Bu nasıl yaşamak dert, keder bitmez Garibin bağında hiç bülbül ötmez Sen nasıl dünyasın, yalancı dünya.

Yürümek istedim yolum bağladın Ciğerimi parça parça dağladın El aleme her imkanı sağladın Sen nasıl dünyasın, yalancı dünya.

İçimdeki gurbet bilmem biter mi Çektirdiğin cefa bilmem yeter mi İnce bir el uzatsam da tutar mı Sen nasıl dünyasın, yalancı dünya. Sabitince

ŞİMDİ ŞİİR YAZMA MEVSİMİDİR

Vakit geldi, ellerimin tütün kokusu. Şifalı bir ota muhtaç gözlerimden, Susmak ister gibi bir bakış korosu. Kirpiklerime asılmış incinmişliklerden En yoğun şiirlerin, aşıkların has kokusu.

Vakit geldi, dökülen saçlarımın şükür gecesi. Ey bir zerre zariflik arayan aşk annesi. Ey benim hoşnut olmayan yorgunluğum, Ey benim uyku bilmeyen gözlerimin bebeği. Sizlere tek şifa bu şiirimsi kelamlarımın hecesi.

Vakit geldi, evimin, kalbimin, gözümün nuru. Şimdi ağlamalar gerektir. Şimdi susmalar gerektir. Zamanda kurulmuş hain pusu, Keşkelerle dolu şimdi, kafiyenin huyu.

-Ömer Faruk Akcan

bu gece
1 ay önce

Işıklar sönmedi bu gece Ne bir yıldız var ne de sessizlik Camdan yansıyan yüzüm Gerçeğe hiç benzemiyor Bir sokak lambası titriyor uzakta Sanki her şey biraz bozuluyor…

masum kadın
1 ay önce

Mahsun kadın

Çok üzüldüğün zaman kalbini dinle Atarsa bekliyorum bir kuytu köşede Bak gökkuşağı gitti senin mavilerde Çık artık kapının arkasındaki kadın unutamadım

Açtığın yaraları sildim düşümde sen üzülme Ah çekmem nazına bir kerecik gülümse Masumluk geçmez o zaman ahirette Çık artık kapının arkasındaki kadın unutamadım

Yaptıkların rüyadır hepsi benim içimde Kimse yok ki gidecek hep bembeyaz biçimde O zaman sil defteri yazalım en güzel şekilde Çık artık kapının arkasındaki kadın unutamadım

Duyguhanmis

bahr-i umman
1 ay önce

Sevda bir bahr-i ummân, âşığı çeker girdâbına, Nefret onun zıddıdır, hançer olur yâr nâmına. Bir nigâhın bahârdır, gönül düşer gül-zârına, Bir nazarın cehennem, kor düşer ruhun hitâbına.

Her solukta âh ile, sinem yanar keder şûlesi, Ya aşkınla uçarım, ya kininle batar hûlesi. “Canân!” deyip çağlarım, sükûtun bıçak-ı nâlesi, Hem ruhuma nûr sensin, hem figânımda âteş âyesi.

Evvelde mehtâb idin, lütfunla dil-i şâdân ettin, Sonra şimşek kesildin, sinemi yaktın, nâdân ettin. Bî-vefâ! Bir gülüşle âlemi benden âzâd ettin, Bir kelâmınla mâzisiz, gönlümü zift-i nâr ettin.

Nefretinle cenk uyandı, aşkın o vîrân mihrâbında, Yüreğim ki gülzârdı, battı kinin bî-aman sâbında. Ey zülf-i siyâ kalbi zincirleyen zâlim hitâbına, Sana beddua bile Fuzûlî’nin niyâzına eş anlamda.

~ Kardelen Yıldırım ~

anne
1 ay önce

VE KADIN YARATILDI Söylenmemiş sözler olsada duygularıyla herşeyi hissedebilmek ona bahşedilmişti BInlerce kelime onu anlatmaya yetmedi Kraliçe prenses gibi isimler ile başına bir taç eline bir asa verildi Bak sen prensesin sihir sende denildi... Ondan çekinenler gücünden korktugu için Asasını elinden çekip alıverdi Namus şeref haysiyet bahanesiyle geri çekilmeye mecbur edildi Oysa doğuştan gelen bir yetiye sahipti Bedensel güç erkeğe çok yönlü zeka kadına verilmişti. Kadın her konuda farkı bir bakış açısına sahipti. Duygularına ve zaafına teslim olanları cinayete vahşete ve hapsesilmeye mahkum edildi. Özgürlük demokrasi ve eşitlik kavramları

Iste o an bertaraf edildi... Ceza yine kadına kesildi.. Feminist,rasyonolist,realist olmaya Müebbet verildi. Bilinclenmemesi için izole edildi. Çünkü Cehalet kolayca boyundurluk altına alabilmek demekti.. Kendine yetip Yaşamayı basaranlara Korku zehir dirhem dirhem zerk edildi Asuman gamla yüklendi Yarına beklenen mutluluk böyle tükendi... Kadin gülemedi. Oysa yaratan cennet sensin diyerek dünyaya getirdi.. Kadin boyundu yön veren başa ise erkek dendi. Boyun kırıldı baş boyunsuz kalıp değerini kaybetti.... Sibel ATAPEK

(1. Bölüm:Ezeli Suç) Ruhaneddinin güzelliğinde sarhoş oldum ben O kadar önceydiki üzüm bile yoktu daha Bu sarhoş halime kefareten Aşık olmak yasaklandı bana

Dinlemedim bu yasağı, Ruhaneddin dedim Çağrıldım Mahkeme-i Aşk-ı Kübrâ ya Aşık olduğum için en ağır sorguya çekildim Uğradım eşsiz bir azaba

(2. Bölüm:İsyan)

Aşka sarhoş oldum diye neden mahrum kaldım aşktan Sırf sevdim diye neden yargılandım,uğradım o azaba Yargıcın Tanrı olduğunu öğrendim o an O zaman Feryat ettim İşte Tanrıya

Soruyorum Tanrıya Madem bana sevda yasak O zaman neden yazdın sevdamı Levh-i Mahfuza Neden mühürledin Kalbime onun adını Ve sonra cevap vermedin duama

(3. Bölüm:Cevap)

(Yargıç Konusur) Ben sustum sanma,feryadın engelledi sesi Gönlüne sorulcak soruları diline sordun Aşkı ben yazdım,mühürledim nefsi Sen kalem yerine şüpheyle yordun

Yasak sandın yandın,ben yol ettim sana Karanlıkta aradın beni,oysa içindeydim Sevda bildiğin bendim en başta Sen yok sandın,ben her nefesindeydim

(4. Bölüm:Tanıklar)

Kalbim çağrıldı, ilk o geçti kürsüye “Ben attım en ağır sevda atışını” dedi Aklım da konuştu, döndü hâkime “Bu aşk, cezadan çok bir yazgıydı” dedi

Gözlerim titredi, gösterdi Ruhaneddin’i “Onu görünce sustu tüm âlem” dedi Nefsim başını eğdi, terk etti bedenimi “Bu sevda benlik değil, kalpten gelen” dedi

Kader çıktı sonra, elinde yazıyla “Ben yazdım onu, ezelden mazura” dedi “Levh-i Mahfuz’da saklı bu aşkla Tanık olan da suçlu olan da aşka dedi”

(5. Bölüm:AF)

(Yargıç Konusur)

Kalbin karardıysada susmadın yine İçindeki yangınla vardın buraya Günah mı, sevda mı bilmeden kine Yine de yürüdün aşkın uğruna

Yargıç bensen eğer,sen duadan ötesin Kalbini saklamadın,bu zaten yener Sen bir adım attığında ben bin adım gelirim Ama bu afla bitmez,kaderin seni bekler

Yasalar susabilir, insanlar görmezden gelebilir, dünya kendi gürültüsüne kapılabilir… Ama vicdan, sessizliğin içindeki en güçlü sestir. O yargılamaz gibi görünür ama seninle birlikte yaşar. Hiçbir mahkeme kararı kadar bağlayıcı, hiçbir ceza kadar derin değildir. Çünkü o, içimizde doğmuş; hakikatin gölgesinde büyümüş bir tanrıdır. Ve biz, onunla baş başa kaldığımızda gerçeğin ta kendisiyiz.

5 dakikalık veda
1 ay önce

~5 dakikalık veda~

Bir yıkımın hikayesi bu: bir umudun yıkılışı. Bir kışın hikayesi bu: soğuk bir ayrılık ile gelen. -Ama en çok da vedasız bir ölümün, yalnız bir vedanın, yanan bir sigaranın 5 dakikada sönüşünün hikayesi bu.-

~Dakika 1: Kim bu suçlu?~

Niye verdin o sigarayı bana baba? Çözüm olacak denmez miydi: Beni öldüren düşüncelerime o anda.

Düşünmeden belki de: Bir huzurun anlık arzusuyla. İlk nefes ile gelen heyecan ve korkuyla.

Soruyorum her seferinde: kim o suçlu; Sen misin baba: bana o sigarayı veren? Sen misin hayat: üstüme o acıyı yıkan? Sen misin ben: o yüzleşmeden korkan?

Bu kadar basit miydi dertlerimiz, -ölümün kara gecesi karşısında korkan.-

~Dakika 2: Doğan bir umut.~

Bana doğan bir umut: dumanla sarılmış o akşamın sevdası, ufuksuz denizin doğan kızıl güneşi.

Küçüklerin büyük edişiydi o gece, Yorgun ve uzun bir sabahın ilk ışığı: Büyük bir sevdanın ilk tohumu.

Hangi rüzgar atmıştı ki seni oraya, Kim kıymıştı soğuk gecede yalnız başına bırakmaya? Oysa fazla değil miydi bu şehire iki üzgün, hele ki ardına kızıl güneşi bırakan o geceye?

O gün unuttum belki de, tüm o dertlerim sen ile.

~Dakika 3: Ütopyanın baharı.~

Bir ütopyaydı o baharım: kızıl güneşin ilk baharı, Gönlümde açan çiçeklerin o ilk baharı.

Sarhoş gecelerin renkli oyunları, Küçük rastgelişlerin büyük aşkları. Uzun o gecenin o kısa sabahı.

İki yürekte kayboluşta olan bir acı, İki yürekte yükselmiş ağacın tatlı nektarları İki yürekte birleşmiş sigaranın dumanı. Dumanlı günlerin o iki aşığı.

O karanlık gecenin son çığlığı, ve o çığlığa karışmış zamansız bir huzur. -bir hayal, bir ütopya-

~ Dakika 4: Ayrılığın erken tohumları.~

Erkenci kuşların ilk haberi bu, Kışın ilk soğukluğu, Büyük sevdanın ilk ayrılığı:

Bitmiş acıların geri dönüşünün sesi, bitecek cilvenin son adımları: Erkenci kuşların ilk haberi.

Bir intiharmış meğer: Her nefeste ölümümü çağıran. Oysa küçük dertlerimin büyük korkusuymuş bu: Her nefeste ölümümü çağıran

Ve ayrılığın ilk çalan çanları, kara akşamın yuttuğu son umut ışığı.

~Dakika 5: 7 gün.~

Gece ile kararan hayatımın son anı, Solmuş bu gülün son anı Ve sigara ucunda yanmış bu aşkın son anı.

Hastanede geçmiş 7 günüm: Nefes alamayacak yorgun düşmüş bir ciğer, Ayrılığın korkusu ile bitap düşmüş bir kalp.

Önce boyamış kapkara hayatımı beyazlara, Uçurmuş adeta ütopyaya, Almış o geceden acımı; Geliyor şimdi beni senden almaya. Ve son sözlerim olsun bunlar,

Son nefeslerimin haykırışları olsun bütün bunlar. -Acımın son damlası ve hayatımın son noktası-

~Egehan KAHRAMAN~

ZİYA İLE YASEMİN Hasan Asaf

– Neredeler? Görmüyor musun? – Bakmıyorsun. Görüyorlar. – Göremezler.

Bir kaya bulduk. İkimize bir kişilik yer.

Üşüdüm dedim — kürkümü yeni yedim. Derdin ortasında üşümeye vaktim vardı.

Gölge düşer taştan, gölge benim mi, senin mi? Zaman bize geldi sanmıştım, meğer bizden kaçıyormuş.

Bazı taşların kalbi vardır, sakladığı sır çok derinse, yaşar hâlâ, nabzı duyulur kayanın.

Gölge vardı taşın ardında — gözleri vardı dedim, belki seni izleyen sendin dedin.

Bir kitap çıktı toprağın içinden adı silinmiş, sayfaları sağlam. Okuyamazsın dedin, kendini bulmadan.

Biz hiç yaşadık mı? Her gün biraz öldük. Belki o da bir yaşamdır.

Işığı tuttum ama kendime değil. O yüzden üşüdüm belki de.

Ziya, dedi bir ses — hiçbir yerden, her yerden. Anne dedim.

Bir ışık parladı, yakındı bu kez. Giden biz miydik? Kalan biz miydik?

Kaya sustu. Biz sustuk. Ve sessizlik, bir haykırış gibi yayıldı göğe.

eksiltili şiir
1 ay önce

Eksiltili şiir

(…)

…şimdi,

gidilesi yerler,

çoktan kapatmış,

yalnızlık insanın kaburgasına,

çoktan oturmuş,

her şeye rağmen yalın bir ıslıkla,

konçerto çalmak yakışıyor adama.

/fiyakalı gömleğinin,

düğmeleri kalp hizasında,

iki açık/

…özlüyorum,

küçük ellerinde,

kanatlandırdığı kelebekleri,

özgür kılan kadını.

Nerededir? / kim tutuyordur şuan,

aşk çatlağı ellerini.

Kiremit rengi rujunda,

kaçak bir aşk daha çıktım,

gözlerinin dinginliğinde,

huzur bulduğum.

Benim sende kaldığımı bilseler,

yarım pansiyon sevgime de,

bedel biçerler.

Ben senin, belli / belirsiz / bedelsiz,

sol yanını sevdim.

…gitme…

Ne olur kalsan,

kuşlar yine aynı yerlerinde ötüşseler,

gün yine şakaklarından doğsa…

Velhasıl;

zaman sende kalan nesnel bir yargı,

ben, sevebilme ihtimali olan bir kadavra.

Aslı / astarı olan cümleler biriktirmiştim,

sana yazdığım ilk şiirin başlığında kaldı hepsi,

senden sonra kelam edemediler,

kelime,

cümle,

mısra,

şiir yoktu.

-kala kaldıkları bir aşk halinden mütevelli,

şiir yazmak süreli hale getirilmişti.

Sadece sabah sekiz akşam beş sevebilir,

Sevdiğimiz kadına en fazla,

bir kıtalık şiir yazabilirdik.-

…kalsan,

yanı başımda alsam kokunu,

tabiat da olmasa,

kokunun eşi / benzeri.

Veryansın etmeli sükunet,

içinde bulundurduğu o kadar,

sevgi cümlesinin,

suskunlukta barınmaması gerektiğini bilmeli.

Sen,

öyle deniz gözlerinde,

beni suskun kılsan da,

ben içten / içe,

sana kelam ediyorum.

/İçimde, konuşan bir adam var,

susmuyor / ara vermiyor / susamıyor.

Tek bildiği de bir kelam var,

“-seni seviyorum”/

…şimdi,

bütün kelimelerle,

içli – dışlı olmamın sebebi dahi senken,

kelimeler sen,

cümleler sen,

mısralar sen,

şiirler sen oluyorken,

her şiir gibi bu şiiri de eksiltili bitirmek zorundayım.

Çünkü;

öznesi sen olduğun cümlelerin,

nesnesinde,

sıfatında,

o denli ağırlık var ki,

sadece seviyorum fiili yetersiz kalıyor.

O yüzden bu şiiri de eksiltili bitirmek zorundayım.

Kaburgamda sakladığım bir iki mısra var,

kalbime denk düştüğü için,

söylesem ölürüm sanıyorum,

söylemesem de ölürüm.

Aslında,

başladığım yerden,

eksiltili bitiriyorum yine…

Yunus KÜÇÜKKARACA

arayış
1 ay önce

"ARAYIŞ" Uzun zamandır içinde olduğum tarifsiz duyguların eşiğinde savrulup duruyorum. Bir delinin mutluluğuna talibim. Bir delinin özgürlüğünde gözüm. Bir delinin aklında aklım. Bir delinin zihninde fikrim. Ne olacaktı, o kadar şanslı olsam; tertemiz bir yürekle, tertemiz bir hayat yaşamanın şerefine nail olsam... Gündüzleri gördüğüm onca kabusa gülüp geçsem, geceleri korkulu rüyaların ortasında oturup kalsam; hiç aldırış etmeden tüm korkularımı karşıma oturtsam. Herkesin hunharca katlettiği zamanı ben avucumda tutsam. Zamanda hep yağmurlu günleri çalsam. Yorgun bedenimi alıp dışarı çıksam; ıslanmaktan korkmadan, kötü hissettiren hislerimi yağmurla yıkasam. Bana herkes "deli" derken ben durulansam. Kim bilir, belki de son defa açarım avuçlarımı semaya... Son defa. Konuştuğum dili, konuştuğumdan başka kimse anlamaz.

narin acısı
1 ay önce

narinin acısı narinin haberiyle uyandik acısıyla uyanmak istemedik masum bakışlarıni unutmadik ey bakışlarıyla etkileyen tanımadan sevdiğimiz ismiyle unutamadığımiz ismiyle bağlı kaldığımız duruşuyla resmini çizdik fikrimizde narini çıkaramadık narini dualarımızda andik narin gülüşüyle aklımızda yarım kalan hayaliyle biz onu sayıkladık içimize sakladık narin gözyaşıyla kalbimizde gözyaşlarımizla yolda ilerledik

Gönlümde bir yangın, adı sen gibi, Sesinde baharın en derin demi. Bir kere dokunsan geçer her sancı, Sensizlik içimde en derin acı

Geceyi deliyor hayalin, ince, Kalbimde iz bıraktın derince. Karanlık örterken aşkı ve beni, Gözlerin olmasa kaybeder seni.

Kalbimde açılmış en kırık gülsün, Ne yana dönsem sen, ne yapsam hüzünsün. Yüzünü görmeden gün doğmaz bana, Sevdanla sarhoşum, düşmüşüm ziyana.

Bir kere sev dedim, sustun geceler, Adını andıkça büyür heceler. Kalbim ki seninle bulur her yönü, Sensizken üşürüm, kış bile dönü.

ÇAĞ HASTALIĞI Umudun bir bekleyişi kalmadı artık, Sevmelerin karşılığı, sözcüklerin anlamı... Her şey yitirmede manasını, Nasıl bir çağ hastalığı bu, Bulaşıcı ve geçici çarçabuk. Modası var hayallerin artık, Sevmenin mantığı, aşkın parası. Huzurun kalması yok ama , Bir hasta ziyareti misali kısa ve öz. Kimsenin kimseye bir merhamet yaklaşması kalmamış, Mutluluğa kulaç kala gösteriş sahneye dalmış. Bir yarış ki sonu kıyamet, En trendin peşinde insaniyet.

şiir bu bilinir
1 ay önce

Bilirsin

Sevgi bu bilirsin anlatılır susarak Bazen haykırış koparırsın bir bakış atarak Bazen kavuşmak istersin tepe tepe kaçarak Dikenli yollarda yalınayak koşarak Susarsın ağlarsın dizelerde yaşayarak Ufka doğru bakışlarla hülyalar kurarak

Sözlerine nakış nakış namaler işlersin Gözlerinde damla yaş garip bir yetimsin Çilekeş mısralarımdaki en narin sitemsin Çehremdeki ateş , bedenimdeki her zerremsin Güldüğün zaman tüm acılarıma bedelsin Bilmem ki kimsin nesin çok ayrı bir alemsin

Sevgi bu bilirsin seni anlatır Bir tebessümün tüm dünyaları aydınlatır Bir ben vardır benden öte seninle yaşamaktadır Ab-ı ru döksem ne olur hislerin bambaşkadır Bilirsin nur sevmezse derviş hep yastadır Kitaplarca şiir yazsam ne fayda yarasını kanatır Veremli bir beden gibi yüreğinden hastadır

Derviş

Ben basit adamım, kalabalık ortamlarda susarım

haybe
1 ay önce

hicran her evden damıtırken kendini saatlerce bekleyen bir sevdaya dönüştürdü gözyaşları azı azımsanmaz, çoğu umursanmaz her yara birer birer isyan ederken sızlarken evvela dönüşü göze alamazdı uzak bu iş bana der yarıladığı o yoldan geriye döner giderdi. anlamsız işe yaramayan bir iç çekiş renkli sokakların, ağrılı hikayelerine kasveti çekerdi çekilen her kasvet kara dumanlara döner çıkardı hakim olan sessizlik yeni bir hikayeye daha evrilirdi yeni bir belaya daha bulaşmadan..

bana aşkı anlatma
1 ay önce

Bana ıssız sokakları anlat Kaldırımların yalnızlığını anlat Balkonun bir köşesinde unutulup solan gülü anlat Bana aşkı anlatma

Bu şehri anlat bana Sokaklarında günlerce cesedi bekleyen hayvanları anlat Isınmak için kapı diplerine ilişen hayvanları anlat ya da Onların nasıl itelendiğini anlat Bana aşkı anlatma

Parkta gülüp oynayan çocukların hür kahkahalarını anlat Koşup oynaması gereken yaşlarda bombadan kaçan çocukları da Bir düğün konvoyunda kaza kurşununa kurban gitmiş çocukları da anlat Bana aşkı anlatma

Yıllar yılı annesinin şefkatli tek sözünü duymamış bir evladın hüznünü anlat bana Babasıyla tek anısı olmayan evladı anlat Aile dendiğinde korkuyla titreyen o evladı anlat Bana aşkı anlatma

Daha evlat kokusunu solumadan evladını toprağa vermiş annenin acısını anlat bana Bir kere ağlama sesini duymadan evladını defneden babayı anlat Evlat hasretiyle tutuşup da hasreti vuslat olmadan bu dünyadan göçenleri anlat Bana aşkı anlatma

Sen bana kanı toprağa karışmış Mehmetçiği anlat Düşman sevinmesin diye dimdik duran babanın yasını anlat bana Babasının tabutuna sarılmış o yetim çocuğu anlat Bana aşkı anlatma

Hüznü gözbebeklerinden okunurken gülmeye çalışanların kırgınlığını anlat bana Bağıra bağıra derdini duyuramayanları anlat Derdi küçümsenmiş yaralıları anlat bana Bana aşkı anlatma Ben inanmam aşka

Bana bu dünyayı anlat sen İnsan heybesinde nasıl yalnız biriktirir onu anlat Dünya kavgasında ölüm nasıl unutulur onu anlat Sen bana bu kini, bu nefreti anlat Bana bitmek bilmeyen kavgaları anlat Bana aşkı anlatma Ben aldanmam aşka

Sevdenur Temel

bilgi

Bu sayfada en son eklenen entry'leri kronolojik sırayla görebilirsiniz.

Başlık açmak için giriş yapmalısınız.