Erciyes Sözlük
Bilgi paylaşım platformu yükleniyor...
Başlatılıyor...
En Yeni Entryler | Erciyes Sözlük En Yeni Entryler | Erciyes Sözlük
en yeni entry'ler

Haziranın ilk günleri -ya da belki son-;gözaltlarımda dökülmeyi bekleyen morarmış şiirler. Kulaklarımda bir kuşun
anlamadığım serenadı. Envai çeşit çiçek parmaklarımın ucunda.Kendimi bile dinleyemiyorum bu uçurumda. Biraz baş ağrısı, biraz halsizlik ve yarım sevdalarla yamanmış bir yürek var heybemde.İnsan bazen hayatla olan bağlarını koparmak ister. Herkesten uzaklaşmak, her şeyden. Ve yaşlandıkça, yaşaldıkça, hiçbir şeyin kıymetini daha çok anlıyorum galiba. Hayattan soyutlanmak, hayattan soyutlanabilmek bir nimet gibi sanki.

> not: iç döküş. belki de kendime bile yazamadığım cümlelerin ilk hali bu.
not 2: şiir değil ama şiir gibi içim. anlamaya çalışan olursa, selam olsun.

Son günlerdeki sıcaklıkların bize 10 sene kadar yeteceğini düşünüyorum bu yüzden yeni talebim 10 yıl yaz olmaması yönünde. kararlar meclisinin gereğini yapmasını arz ederim

orman yangınları
1 ay önce

Bir ülkede hayatlar bu kadar ucuz olmamalı. Yangın alarmı olmayan otellerde, gaz maskesi verilmeyen askerî operasyonlarda, söndürme uçağı olmayan orman yangınlarında insan kaybediyoruz. Üstelik bu olaylar bir istisna değil, neredeyse bir rutine dönüşmüş durumda. Her kriz, hazırlıksız yakalanan bir toplumun acısını yüzümüze çarpıyor. Her felaket, “Bu kez belki öğreniriz” dediğimiz ama hiçbir şeyin değişmediği birer uyarı işareti gibi duruyor önümüzde.

Hiç ders çıkarmıyoruz. Hiiççç.. Çünkü sorun sadece teknik yetersizlik değil, zihinsel bir ilgisizlik. Çünkü bizde krize değil, tepkilere hazırlık var. Müdahale ilkel, sorumluluk belirsiz, çözüm ise yine halkın sırtına yüklenmiş. İtfaiye yerine kovayla koşan vatandaş, ilk yardım çantası yerine duasıyla destek olmaya çalışan komşu…

Bu normal değil. Buna alışmak, göz göre göre kayıpları seyretmeyi içselleştirmek demek.

Selam dostlar. Ben @sonhakyemez . Kayseri'de yaşıyorum tahmin edildiği üzere. Kayseri'de birkaç haftadır iş bulmaya ve hayata devam etmeye çalışıyorum fakat sizde fark ettiniz mi bilmiyorum. Sadece beden gücü isteyen ağır ve uzun saatli işler dışında asla bir ilanına denk gelemiyorum.

Ben deniz Elektrik önlisans, edebiyat öğretmenliğini lisans ve yönetim bilişim sistemleri açıköğretim okuyan bir kardeşimizin. Daha önce e ticaret , sosyal medya , grafik tasarım ve video editi , ön muhasebe gibi vasıflı işlerin yanında. Elektrik üzerine de bilgi sahibiyim. Acaba Kayseri'de bana uygun bir iş var mıdır ? Önerilerinize açığım .

elcevap
2 ay önce

ELCEVAP

Kurumuş ajanda sayfaları arasında hiyeroglif bir yazıt
Her mürekkep darbesinde inatçı gözyaşlarının kabarık resmi
Tiratların yankısı sürünürken uçurumlarda
“Koşullu huzur, huzur değildir” demeyi unuttum başındayken ömrün
Ne kimse tahtımdan edebilirdi beni
Ne de yırtınırdım iradem dışı müesseseler nezdinde
Ortanca nesil olmanın yıkık buhranı
Sildim desem de yalandır hatıralardan her hatırayı
Ve şamdak ayısından bir pençe, yüzümde akan kanlar
Diriliş ezgisinden bir feryat koparmakta hangi fayda var
Suale cevap kolaydı ama
Optik kağıdı masamda değil sandım, sanıyordum
Zanlardan berbat bir zan taşıdım zannediyordum
Belki öyle, belki değil

Pus kavanozundan gece yarısına çıkarılır bir şiir
Kir ve pislik koktukça koltuk aralarından silik yüzük
Hacizi damgalar sandım ruhuma, gariban tüzük
Ama emir ki bir yerden, büyük yerden
Gündüzlere yabancılaştım, evlat edindim seherden
Ve hala özgürlük kezbanıyla kol kola adımlar kaderim
Elinde mermisiz piyade tüfeği bulunduran masum bir erim
Nöbetteyim
Ne vatan kurtulur yaftalarımdan
Ne de hainiyim yatmış olduğum kundağın
Sormayın beni bana
Suale cevap var elbet ama ben bir garip muallakta

Merhaba faslı için geç ve hoşçakala daha çok uzağız
Kıvran dur ey sefil, kıvran dur yüce kral
Şimendiferle sırtlanan birkaç keder yükü var
Hokkabazı mı eksik bu sirkin
Yutuyor şerbeti nabza göre bu topal sürü
Çoban olamayacak kadar yumuşak
Ve kurt olmayacak kadar namuslu
Ama gurur bulutundan bir yaş indiremeyecek kadar da aciz
Nerede basiret, nerede fazilet
Ve nerede şiir, bu satırlara işlenmiş
Monolog karikatürü olmuş ahenkli betimlemeler
Kuralsızlığı kural mı edindi üstün kalem
Ve tek zanlı şeytan değildir mizan terazisinin huzurunda

Aldatmak mümkün ama aldanmak imkansız
Hoyrat ömür üzerine çizilen çizgi adına
Sonucu belli ve hikaye de güzel falan değil
İmtihanmış dediler gerçeklerden en gerçek
Göz, dil, el ve dahası unutur bu akdi
“Bela” diyen lisanlar suskun artık
Hedonizm dumanı dahi iki saniyelik bir ömre münâsip
Kim dedi, her şey bana has, her şey bana nasip?
Aynadaki çirkin midir, gözlerinin içine bakamayan,
Kaçamak tufanı rüzgarının esip götürdüğü?
Yoksa birkaç evrak mı bu sözlerin aşığı?

-Yusuf Çağlar

orman yangınları
2 ay önce

Yılmaz Özdil: "Türkiye'de son 6 ayda olanlar herhangi bir Avrupa ülkesinde 60 senede bile olmuyor.

Yangın alarmı yok otelde ölüyoruz, gaz maskesi yok askeri operasyonda ölüyoruz, söndürme uçağı yok orman yangınında ölüyoruz.”

Uzun süre düşündüm bu konular hakkında ne yazılmalı diye Türkiye’nin son dönemde yaşanan bu üzücü yangınları için söylenebilecek en nitelikli eleştiriyi Yılmaz Özdil söylemiş müdahaleler oldukça ilkel kalıyor halk çare bulmaya çalışıyor.

firari kirpikler
2 ay önce

Firari Kirpikler
Delice koşuyorum,
Beni daha da coşturuyor
Cilveli akasya kokusu;
Ellerim yüzüm papatya sarısı,
Buğdaylar,henüz delikanlılık çağlarında
Yemyeşil…
Bu bir yağmur
Kendinden başka herşeyi unutturan,
Bir kara sevda…
Avuçlarımda taze toprak kokusu,
Kulaklarımda tarla kuşlarının
Bitip tükenmez umudu.

Yaklaştıkça büyüyen,
Büyüdükçe güzelleşen
Bir mavi mutluluk…
Mutluluktan sarhoş,
Sarmaş dolaş kanatlanıyorum.

Devrim adına incecik
Bir yeşil gövdede
Kıldan ince tüyler,
Utangaç kapkara gözler,
İnsan hem bu kadar
İnce, kırılgan ve güzel
Hem de nasıl bu kadar güçlü?
Öğret bize
Ölümsüzlüğün sırrını
Anlatsana aç rüzgar, fırtına,
Kaç yağmur,
Kaç savaş, hastalık
Geldi geçti üzerinden

Baştan aşağı
İki gözümün çiçeği
Umudumuzun direği
Anlat ki
Cümle alem bilsin
Aşk nedir?

Yıka, temizle yüzümüzü.
Soğuk sesinle haykıralım:
Zor olanı haykıralım
Ölümü değil Aşkı

Zekine DÜNDAR

köpük
2 ay önce

092324
"Acımak, başkalarının çektiği azaba bakıp, onların yasını tutarmış gibi yaparak kendi mutluluğuna şükretmektir..."
"Acıyan, kendini yüce duygulara malik. iyi yürekli bir insan olduğu yalanına inandırmaya çalışır. Halbuki bencil, sahtekardan fazlası değildir..."
Nermin Yıldırım - Unutma Beni Apartmanı romanından alıntı

kenan ili
2 ay önce

Toscow çok tekledi
günler gördüm
mordu gözleri yaylatılmış ölünün kanı kadar
Çünkü çalışıyordum, sigortasız
eriyen tabanımı pamukla ondurmaya uğraşıyorken
alttan ders bırakmışım ve kesilmiş bursum
etti mi yirmi bir sebep keynesten nefret etmeme
çünkü babalar ilk defa açık ediyor kendini oğullarına
hayat burunlarının ucundaymış
böyle bir laf için otogar makul, hele hava
kırçılsa
analar hep taşan varlıklar zaten
insansa akışkan
durun yürürken bir caddede bakın nasıl kızıllaşıyor zaman
el kapısı zormuş, kooparatife yağ gelmiş az daha ucuz
hareme indim, hırpaniydi salacağa kadar
kız kulesi neden beyaz değil, o beyaz büfelere ne oldu
sonra fakülte kapısına çokuştuk
karton bardakta çay satmayı, yöresel insan
haklarına aykırı bulur ve horlarız
kitapları en az üçe kapatırmışız o da iyi
niyetle
“bilmek ve bilebilecek vaziyette olmak”
ya tanrılar işleri bu kadar sarpa sarıyor ya
da gölgeleri
leviahtana ne yandan baktığına bağlı
Toscow çok tekledi
günler gördüm
cortladığını müesses şiirimizin
ozanların güzel tezeneler biriktirdiğini
ve daha yatık oturduklarını
daha gizemlilerdi böyle
ya Rabia’nın ölümünün ardındaki gizem
neyse..
tabureden kalktım, gözüm kaçışı aradı,
çaycıyı
sonsuzluğu ve affediciliği ululayan oluşu
nolacadı sanki o an bekleyeydi beni kara bir at
olaydı şu buruk anlatı: şiir
aman Yarab
nerede
Yusuf.

[dünya kararlar meclisi] içerisinde entry alıntısı İtiraz ediyorum. Sadece Türkiye değil dünya genelindeki doğal alanların korunabilmesi için kışın casual bir olay olması şarttır yoksa himalayaların tepesine otel dikebilirler. Dünya karar meclisinin en doğru kararı vereceğinden şüphem yok.

patron
2 ay önce

Sonra bir çingene bastı üstüme
Çamurlu ayakkabılarıyla.
Üstümden trenler, vapurlar, atlılar geçiyordu.
Beynimde hep korna sesleri.

Çığlıklar büyüyor .
Bir şehir bas bas bağırıyordu içimde
İsyanlar ,ihtilaller ,başkaldırılar .

Bildiriler okunurdu gece gündüz .
Hak ,hukuk ,adalet !

Karıncalar böceklere laf atardı.
Kusarken şişmiş midesini göstererek.
Yetineceğiz derdi bir kirpi.
"Açlıktan kim ölmüş "

Hırkasını kaptığı gibi çıkardı balkona
patronlar.
Asarlardı samur kürklerini portmantoya .
Şöyle bağırırlardı.
""İnanın bize her şey güzel olacak"!

[dünya kararlar meclisi] içerisinde entry alıntısı
İtiraz ediyorum tek bir ülkenin çıkarları düşünülmüş bir önergenin kabul edilemesini meclis vicdanına bırakarak kutupların kış kalmasına onun dışındaki alanların en kötü ihtimalle 5 sene 24 derece hava sıcaklığı talebinde bulunuyorum

Ülkemizin dağlık alanlarında kış turizminin yoğunluğu dolayısıyla 6 ay kış, 1.5 ay yaz, gittiği yere kadar da bahar olmasını talep ediyorum. Bir önceki talep edilen 5 yıl yaz olmanın iptalini talep ediyorum
Gereğinin yapılmasını arz ederim

5 yıl daha yaz olmasını talep ediyorum

Bazı insanlar vardır. öyle bir özgüven değil bu, başka bir şey… hayat boyu kendilerini sorgulamadan, yaptıkları hiçbir şeyin sorumluluğunu almadan yaşarlar.

Kendi duyguları hep en önemli olandır. kendi yorgunlukları, kendi öfkeleri, kendi ihtiyaçları… senin duyguların mı? ya abartılı bulunur ya da manipülasyon sanılır. empati yoksunu olmakla kalmazlar; seni susturmayı da görev edinirler. çünkü eğer sen konuşursan, onlar kendileriyle yüzleşmek zorunda kalacaklar. Ve onlar bunu hiç ama hiç istemez.

İsterler ki onlar yanlış yapsın, sen göz yum. onlar sana ağır laflar etsin, sen alttan al. sen onların hayatındaki her rolü üstlen — arkadaş ol, sırdaş ol, destek ol, tahammül eşiği ol… ol da ol, ol da ol...

biraz geri çekilsen, hemen suçlu sen olursun.

oysa ki sen sadece tükenmişsindir. o kadar çok sustun, o kadar çok sabrettin ki artık içinden gelmiyordur. bu yorgunluk birden olmadı. küçük küçük içini kemiren şeylerin birikmiş hâlidir.

insan, sevdiği için katlanır ama katlanmak, her şeyin normal olduğu anlamına gelmez.
sürekli fedakarlık bekleyemezsiniz.

bazı insanlar değişmeyi değil, çevresini suçlamayı tercih eder. çünkü değişmek emek ister, dürüstlük ister, sorumluluk ister, çaba ister, cesaret ister. onlarda ise bol bol kibir, sıfır farkındalık…

bir noktadan sonra şunu fark edersin:
onların hayatı boyunca değişmeyen tek huyu, herkesin suçlu olup kendilerinin hep haklı oluşudur.

Biz bir aileyiz (iş yerlerinin atasözüdür bu)

Er*tik shop olmayan bir toprakta güneş batmış demektir

Senin güttüğün koyun kadar benim öptüğüm(!) çoban var

Bokta bok sidikte bok

Bluetooth bağlanmadan müzik, gönülden sevmeden sevda olmaz..

bilgi

Bu sayfada en son eklenen entry'leri kronolojik sırayla görebilirsiniz.

Başlık açmak için giriş yapmalısınız.